AVRUPA ULUSLARARASI TOPLUMU VE SIĞINMACI TARTIŞMASI: AVRUPA BİRLİĞİ ÖRNEĞİ


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2021

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Ayşegül Bostan

Danışman: Mehmet Akif Okur

Özet:

Uluslararası toplum kuramını konu edinen teorik tartışmaların önemli başlıklarından biri kültürel ortaklığa duyulan ihtiyaç meselesidir. Avrupa bütünleşmesi bağlamında konuyu ele alan bazı kuramcılar ortak çıkarların, paylaşılan norm ve kuralların uluslararası topluma üyelik için yeterli olduğunu savunurken diğerleri ortak bir kültürel geçmişe sahip olmanın önemini vurgulamaktadır. Bu çalışmada Suriyeli sığınmacılar meselesinin Avrupa bütünleşmesine dair sözü edilen tartışmayı hangi yönde etkilediği sorusu üzerinde durulmaktadır. Suriyeli sığınmacılar meselesinden önce Avrupa Birliği’nin kültürel ortaklık tartışması dört vaka üzerinden incelenmiştir: Orta ve Doğu Avrupa genişlemesi, aday ülke Türkiye’nin Birliğe üyeliği, Birlik sınırları içerisinde yaşayan göçmenler ve BREXIT. İlk iki vaka Avrupa uluslararası toplumunun sınırlarını yatay bağlamda genişletmesi ile ilgili iken son iki vaka Avrupa uluslararası toplumunun derinleşmesi (dikey genişlemesi) ile ilgilidir. Bu karşılaştırmalı vaka analizinden sonra Avrupa uluslararası toplumunun seçilmiş temsilcilerine ev sahipliği yapan Avrupa Parlamentosunun zabıtlarına geçmiş olan Suriyeli sığınmacılarla ilgili açıklamalar eleştirel söylem analiz yöntemlerinden biri olan söylemsel-tarihsel yaklaşım ile incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda ortaya çıkan bulgular; Orta Çağ Avrupa’sı analojisi, normatif Avrupa söylemi, Birliğin çözülmesi endişesi, müreffeh Avrupa’nın sömürülmesi iddiası, Birliğin İslamlaşması kaygısı, duvar metaforu, Hristiyanların sığınabileceği bir mekân tasavvurudur. Bu bulgular şunu göstermektedir: Müslüman sığınmacılara karşı Avrupalı politikacılar tarafından kriz atmosferinde ötekileştirici bir dil kullanılırken kültürel ve dinî ortaklığı esas alan bir söylem geliştirme stratejisiyle Avrupalı kimliği yeniden inşa edilmektedir. Bu sebeple Avrupa bütünleşmesi için ortak normlar ve kuralların yanında kültürel ortaklığın da önemli olduğu düşünülmektedir.