Omnium Rerum Principia Parva Sunt*
Her Büyük İşin, Küçük Bir Başlangıcı Vardır
Renklerin beyin kimyası üzerindeki etkilerini anlamak için, beyindeki kimyasal maddelerin rolüne odaklanmak önemlidir. Örneğin, renklerin algılanması veya işlenmesi sırasında beyinde dopamin, serotonin ve norepinefrin gibi kimyasalların salınımı artabilir. Bu kimyasallar, duygusal tepkilerin düzenlenmesinde ve renklerle ilişkili duyguların oluşmasında önemli rol oynar. Yine beyin kimyasındaki değişiklikler, renklerin algılanma şekillerini ve duygusal yansımalarını etkileyebilir. Örneğin, yüksek dopamin seviyeleri, parlak renklerin daha çekici ve keyif verici algılanmasına neden olabilir. Benzer şekilde, yetersiz serotonin seviyeleri, renklerle ilişkili tepkilerde değişikliklere yol açabilir ve depresyon veya anksiyete üzerindeki etkilerini artırabilir. Özetle beyin kimyası ile renkler arasındaki ilişki karmaşıktır ve henüz tam olarak anlaşılmamıştır. Ancak, yapılan araştırmalar, renklerin beyinde çeşitli kimyasal tepkilere neden olduğunu ve bu tepkilerin duygusal durumları ve davranışları etkilediğini göstermektedir. “Zihinde Çözülen Problemler” isimli bu sergi farklı yaş gruplarından ve farklı üsluplardan gelen bir grup sanatçının kendilerini renkler ve özgün biçimler aracılığı ile ifade etme çabasının bir sonucudur. Bu gayret serüveninin kahramanları kimi zaman yağlıboya veya akrilik boya gibi klasik sanat malzemelerinden faydalanmıştır. Kimi zaman da atık malzemelere veya bu metnin yazımında kullanılan ChatGPT gibi yapay zeka programlarına başvurmuştur. Böylelikle estetik problemleri çözme sorumluluğu yer yer sanatçılar tarafından üstlenilmiştir. Yer yer de 1 ve 0'lar ile işbirliği yapılmış ve ortaya çıkan sanat yapıtları “hibrit düşüncenin” mahsülleri olma niteliği kazanmıştır.
*Marcus Tullius Cicero.