Nöron Hasarı ilişkili Hastalıkların Tanı, Izlem Ve Tedavisine Yönelik Biyobelirteç Ve Ileri Teknolojik Uyarı Sistemlerinin Geliştirilmesi


Vural Korkut Ş. (Yürütücü), Günel A., Çelik R., Ata P., Günal D., Sezerman O. U., et al.

TÜBİTAK Projesi, 2023 - 2027

  • Proje Türü: TÜBİTAK Projesi
  • Başlama Tarihi: Mayıs 2023
  • Bitiş Tarihi: Mayıs 2027

Proje Özeti

Multiple Skleroz (MS), genç ve orta yaş grubunda en sık görülen ve nörolojik bozukluklara yol açan merkezi sinir sisteminin (MSS) kronik inflamatuar, demiyelinizan ve nörodejeneratif otoimmün bir hastalığıdır. Merkezi sinir sistemindeki beyaz ve gri madde dokularında görülen inflamasyon, beyin veya omurilikte üretilen sinir hücresi hasarının bir kanıtı olan MS lezyonlarından sorumludur (Muñoz-San vd., 2019). Kadın hastalarda erkeklere oranla daha fazla görülür. Hastalığın doğal gidişi oldukça farklı şekillerde ortaya çıkmakla birlikte klinik pratikte başlıca dört ana grupta ele alınır. Bunlar; ataklarla seyreden MS (RRMS), primer progresif MS (PPMS), sekonder progresif MS (SPMS) ve progresif tekrarlayan MS (PRMS) olarak sınıflandırılır. MS, genetik ve çevresel faktörler arasındaki karmaşık etkileşimlerden kaynaklanır, ancak hastalık gelişimine yol açan kesin nedenler ve moleküler yolaklar hala kesin olarak bilinmemektedir. MS ataklarında, periferde T ve B hücreleri ve miyeloid hücreler ile MSS’deki mikroglia ve astrositler arasındaki anahtar iki yönlü etkileşimlerin rol oynadığı bilinmekle birlikte immünopatolojisinin, otoreaktif CD4 + T hücrelerinin, özellikle Th1 ve Th17'nin nöro-aksonal dejenerasyon ve merkezi sinir sistemi invazyonu ile karakterize olduğu ifade edilmektedir (Azimi vd., 2019). Son yıllarda kodlayıcı olmayan RNA'lar (ncRNA'lar) hücre büyümesi, farklılaşması, bağışıklık ve inflamasyon gibi farklı biyolojik süreçlerin kilit düzenleyicileri olarak ortaya çıkmakta ve bunların MS patogenezinin altında yatan mekanizmalarda önemli bir rol oynadıkları ileri sürülmektedir (Eliane vd., 2019). Non-coding RNA’lar arasında yer alan microRNA'lar (miRNA'lar), hedef mRNA'lara bağlanarak degradasyonlarına veya translasyonel baskılarına yol açarak transkripsiyon sonrası seviyede gen ekspresyonunu düzenleme yeteneğine sahip olan küçük kodlayıcı olmayan tek iplikli RNA molekülleridir. miRNA'lar, MS gibi nörolojik bozukluklar dahil olmak üzere sağlık ve hastalıktaki birçok biyolojik süreçte gen anlatımını kontrol etmektedir. Özellikle hastalıkların tanı, tedavi ve ilgili patolojik süreçlerinin çözümlenebilmesi için biyomarker olarak kullanılabilmelerine yönelik olarak birçok çalışma yapılmaktadır. MS'deki çeşitli çalışmalarda, birçok biyolojik numuneler kullanılarak MS beyin lezyonları da dahil olmak üzere farklı dokulardaki miRNA'ların rolü veya profili analiz edilmektedir (Muñoz-San vd., 2019). Ataklarla seyreden MS (RRMS), sekonder progresif MS (SPMS) ve primer progresif MS (PPMS) hastalarında yapılan miRNA çalışmaları, miRNA'ların periferik kan mononükleer hücrelerinde (PBMC'ler) (Otaegui vd., 2009; Ridolfi vd., 2013; Luiz vd., 2020) ve tam kan, T (Lindberg vd., 2010) ve B hücrelerinin alt tiplerinde, plazmada (Siegel vd., 2012), serumda (Ridolfi vd., 2013; Fenoglio vd., 2013; Mancuso vd., 2015; Keren vd. 2018) ve eksozomda (Ebrahimkhani vd., 2017) farklı eksprese edildiğini göstermektedir. Görülen bu farklılık, MS'de heterojenite olduğunu düşündürmektedir (Søndergaard vd., 2013). Geçmiş yıllarda, MS ile ilişkili farklı miRNA ekspresyon paternlerinin tanımlanması, miRNA'nın hastalık gelişimi ve ilerlemesi için yeni potansiyel prognostik bir biyobelirteç olarak görülmesine yol açmaktadır. Bu çalışmalarla MS patogenezinde etkili moleküler mekanizmalar hakkında bilgi edinilse de, birçoğunda MS seyri, cinsiyet prevalansı ve terapötikler gibi hastalığın çeşitli parametrelerini dikkate alınmamıştır. Ek olarak, bu çalışmalar genel olarak sonuçların validasyonu, fonksiyonel ve patolojik çıkarımın yorumlanması ihtiyacını arttıran farklı deney tasarımı (farklı numune kullanımı, miRNA ifade analiz platformları, ham veri analizi ve normalizasyon algoritmaları) ile karakterize edilmektedir (Baulina vd., 2018). Dolayısı ile tüm eksik kısımların değerlendirilmesi ve hatta kullanılacak numunelerin ve hastalık seyirlerinin çeşitlendirilmesiyle gelişebilecek tüm moleküler değişikliklerin ve buna yönelik hastalığa spesifik biyobelirteçlerin  tespit edilmesi çok önemlidir. MS hastalığıyla ilgili çeşitli veri tabanlarında çeşitli veri setleri mevcuttur. Ancak bu veriler hastalığa tanı koyma ve kesin bir tedavi yöntemi belirlemek için klinikte kullanılmamaktadır. Bu sebeple öncelikle literatürde tespit edilen ve veri tabanlarına yüklenmiş veri setlerinin bir arada değerlendirilmesi potansiyel biyobelirteç adaylarının in siliko analizler yardımıyla tespit edilmesi ve çalışmaların belirlenen bu hedefler doğrultusunda yapılması önem kazanmaktadır (in-siliko çalışmaların detayları teknik bölümde amaç-kapsam kısmında paylaşılmıştır). Multipl Skleroz hastalığının multifaktöriyel olması sebebiyle tüm etkin mekanizmaların ortaya konması için çeşitli çalışmaların bir arada değerlendirilmesi biyobelirteç araştırmalarının hassasiyeti açısından çok önemlidir. Bu bağlamda  çalışmalarda yer alan hastalara ait klinik ve demografik bilgilerin, kullanılan tedavi yöntemlerinin ve deneylerin hangi numuneler ile gerçekleştirildiğinin net olarak bilinmesi gereklidir.

Önerilen projede in siliko yöntemler ile NCBI GEO veri tabanına yüklenen farklı veri setlerinin analizi sonucu ön plana çıkan miRNA nın(hsa-mir-142-3p)  farklı kategorilerde MS tanısı almış bireylerden, sağlıklı gönüllüler ve oto-immün hastalığa ve ayrıca nörolojik diğer hastalıklara sahip bireylerle karşılaştırmalı olarak ekspresyon analizi hedeflenmektedir. Bu analiz için PBMCler ve serum / plazma eksozomları kullanılacaktır. Ayrıca yeni miRNA ve mRNA biyobelirteçlerinin belirlenmesi için plazma veya  serum  eksozom örneklerinden transkriptom dizilemesi yapılacaktır. Özellikle mikroarray verilerinde hedef olarak belirlediğimiz miRNA dışında, array analizlerine dahil edilmemiş miRNA’ların tüm profilinin ortaya konması ve detaylı bir olgun miRNA profilinin karşılaştırmalı olarak değerlendirilebilmesi için miRNA dizileme tekniğinin kullanılması amaçlanmaktadır. Tüm bunlara ek olarak hedef olarak belirlediğimiz ve potansiyel yeni hedef olarak tespit edebileceğimiz mRNA’ın validasyonlarının sağlanması ve yeni potansiyel mRNA biyobelirteç adaylarının tespiti için mRNA dizilemesinin de yapılması planlanmıştır. Belirlenen miRNA-mRNA hedef biyobelirteçlerin ve yeni belirlenebilecek biyobelirteçlerin tanımlanması, ayrıca belirlenecek İkinci kohort hastalarda QPCR ile validasyonu gerçekleştirilecektir. Sonuç olarak ta projede tüm bu çalışmaların sonucunda belirlenmiş ve doğrulanmış olan belirteçlerin tespitine yönelik klinikte kullanılabilir bir teknolojinin geliştirilmesi hedeflenmektedir.