Tezin Türü: Yüksek Lisans
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2018
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Burak Bilge Han Yolcu
Asıl Danışman (Eş Danışmanlı Tezler İçin): Mehmet Muhit Berilgen
Eş Danışman: Dilek Ekşi Akbulut
Özet:
Kil içeriği yüksek zeminlerin, sıvı akımını engellemek ve yalıtım sağlamak amacıyla sıkıştırılarak kullanılması oldukça yaygın bir uygulamadır. Bu yöntem daha çok atık depolama alanları veya toprak gövdeli barajlar gibi büyük yapılardaki uygulamalarıyla ön plana çıkmış ve araştırma konusu olarak görülmüş olsa da ülkemizde geleneksel konut mimarisi içerisinde özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da evleri yağmur ve kar gibi dış etkilerden korumak amacıyla kullanımı oldukça yaygın olmuştur. Geleneksel Kemaliye evlerinde de dış cephelerin sıvanması ve evin üstünü örten dam örtüsünün oluşturularak su yalıtımının sağlanmasında killi topraklardan faydalanılmıştır. Geleneksel Kemaliye evleri eğimli bir çatı ile örtülmemiş, yazlık yaşama ve çeşitli üretim faaliyetlerine imkân sağlaması amacıyla evlerin üstü düz dam şeklinde kullanılmıştır. Dam ya da yerel adıyla yetme, ahşap döşeme kirişleri üzerine serilen ve su geçirmez olarak nitelendirilen gavcin adı verilen killi toprağın loğ taşı yardımıyla sıkıştırılması ile oluşturulmuştur. Sıkıştırılan gavcin evlerin suya karşı yalıtımını sağlamak açısından yeterli olsa da bu etkinin devamlılığı için yağışlardan sonra tekrar loğ taşıyla sıkıştırma işleminin yapılması bir gerekliliktir. Islanma – kuruma döngüsünün geçirimsizlik üzerinde olumsuz etkileri sebebiyle Kemaliye evlerinde damın koruyucu etkisinin devamlılığı sadece insan eli yardımıyla mümkün olmuştur. Zaman içerisinde çeşitli nedenlerle artan göçün sebep olduğu nüfus kayıpları evlerin terk edilmelerine ve devamında bakımı yapılmayan damın evi dış etkilerden koruyucu özelliğini yitirmesine yol açmıştır. Yalıtım sorunları zamanla yapısal iskeleti de hasara uğratırken bu durum evlerin yıkılmalarına kadar varabilen sonuçları doğurmuştur. Kemaliye evleri günümüze kadar ulaşabilen sınırlı sayıdaki örnekleriyle kültürel mirasımızın önemli bir parçası olarak koruma altına alınmışlarsa da bu örnekler evlerin özgün yapılarıyla bağdaşmayan koruma amaçlı önlemlerle donatılmışlardır. Evlerin dış cepheleri ve dam üstleri sac levhalarla kaplanmış ve ancak bu şekilde varlıklarını sürdürebilmeleri sağlanmıştır. Özgün yapılarıyla hiç bağdaşmayan bu çözümler Kemaliye evlerini adeta zırhlarını kuşanmış şövalyeler haline getirmiştir. Bölgenin ulaşım koşullarının sınırlı olması ve eski canlılığını yitirmesi sebebiyle evlerde meydana gelen sorunların ve evlerin geleneksel mimarimiz açısından taşıdığı önemin fark edilmesi ancak yakın geçmişte mümkün olmuştur. Bu konuyla ilgili olarak bugüne kadar yapılan çeşitli araştırmalarla evlerin yapısal detayları ve sorunları ortaya konulmuşsa da sorunların özgün yapıyı geri kazandırabilecek şekilde çözümüne yönelik bu ve benzeri araştırmalar yeni yeni yürütülmektedir. Araştırma kapsamında; Kemaliye evlerinden alınan örneklerle birlikte dam örtüsü ve sıva yapımında yapı malzemesi olarak kullanılan topraklar üzerinde laboratuvar deneyleri yapılarak malzemelerin mühendislik özelliklerinin belirlenmesi ve böylece uygun çözüm yollarının geliştirilebilmesi için gereken altyapının oluşturulması amaçlanmıştır. Numuneler üzerinde; kıvam limitleri, elek ve hidrometre analizleri, özgül ağırlık (piknometre), Proctor ve hidrolik iletkenlik deneyleri yapılmıştır.