İdealkent, cilt.8, sa.22, ss.483-509, 2017 (Hakemli Dergi)
Geçmişten günümüze insanoğlu mikro ve makro ölçekte evrenden ilham alma eğilimi göstermektedir. Kuşkusuz, bu eğilim arkasında haklı sebepler taşır. Evrende ve canlıların yaşayışlarında en işlevsel, iktisadi ve estetik çözümlerin örneklerini görebilmekteyiz (Arslan, 2014). Biyolojik anlamda omurga ile kent omurgası arasında da yapısal ve işlevsel olarak benzerlikler bulunmaktadır. Çalışmanın amacı kentsel omurganın mekânsal karşılıklarının araştırılması, bileşenleriyle temel yapıtaşlarının ortaya konulması, kentsel omurganın kent makroformu kapsamında ele alınmasıdır. Üzerinde yeterli sayıda yapılmış çalışma bulundurmayan kavramın kent üzerinde yansımasının gösterilmesi adına, bir başlangıç çalışması oluşturmak hedeflenmiştir. Kent yapısında, yaşayanların gereksinim duydukları fonksiyonlara göre meydana gelmiş işlevler ve bu işlevlerin alanları vardır. Bu alanlar; çalışma alanları, barınma alanları, boş zamanları değerlendirme alanları, ulaşım alanları ve kentsel hizmet alanlarıdır (Hamamcıoğlu, 2009). Çalışmanın kapsamı, işlevler arasındaki ilişkilerle omurga eksenli kentlerin karakteristiğinin ortaya konulmasıdır. Omurga eksenli kentler özellikle erişim bağlamında referanslar sunabilmektedir. Yerleşmelerin omurga üzerinde kurulmasının önemi kentsel omurganın erişilebilirliği artırma/azaltma etkisi ile birlikte yorumlanmıştır. Kentin bölgeleri arasındaki ilişkiler ve erişim kapsamında bakıldığında omurga eksenli bir yerleşimin önemli hale geldiği durumlardan bahsedilmiştir. İlk bölümde konunun kavramsal çerçevesi üzerinde durulmuştur. Çalışma ile bahsedilen kavramın mekânsal bir çözümlemede kullanımına dair örnekleme Tarihi Yarımada üzerinden gösterilmiştir. Çalışmada biyolojik omurga ile kent omurgası arasındaki benzerlik değerlendirilerek “kent omurgası” kavramının kavramsal tablosunun oluşturulması hedeflenmiştir. Omurga kavramının mekânsal çıkarımları ışığında Tarihi Yarımada’ya yönelik bir benzeşim yöntemi uygulanmıştır. Çalışma alanı seçiminde, alanın köklü ve eski bir yerleşme olması, kavramın tarihsel gelişimini de örnekleyebilecek potansiyelde olması etkili olmuştur. Tarihsel süreçlerden gelen veriler ışığında kentsel omurga kavramının kent üzerindeki yansımaları, harita ve gravürler incelenerek yorumlanmıştır. Sözü edilen incelemeler Tarihi Yarımada için Roma Dönemi’nden Osmanlı Geç Dönemi’ne kadar zaman aralığını kapsamaktadır.
Anahtar Kelimeler: omurga, kent omurgası, kent formu, erişilebilirlik, Tarihi Yarımada.