MILLI FOLKLOR: INTERNATIONAL AND QUARTERLY JOURNAL OF FOLKLORE, cilt.18, sa.144, ss.53-63, 2024 (AHCI)
Halk
edebiyatı anlatı türlerinden biri olan masal; zaman ve mekân unsurları ile
karakterlerinin tipolojik özelliklerinin gizemli ve sihirli yapısı sayesinde
kendine has simgesel motiflerle bezeli bir dünya özelliği göstermektedir.
Bununla birlikte masalların kendilerine özgü bu dünyalarına yüzey anlamlarının
ötesini görebilmek için bir ayna tutulduğunda anlatıların metin düzlemindeki
derin anlamlarının gerçek dünyanın gerçekliğinden aslında hiç de uzak olmadığı
anlaşılmaktadır. Bu gerçekliğe ek olarak masallar aynı zamanda toplumun
sosyogenetik kodlarının yüklü bulunduğu kültürel topoğrafyalardır da
denilebilir. Masallar kültürün hem oluşturucusu hem de taşıyıcısı kilometre
taşları olarak görülebilir. İnsan; anlayıp anlamlandırma ve yorumlama gayretini
tarihî çağlar boyunca edebî mahsuller üreterek sürdürmüştür. Edebiyatın
gerçekliği ile yaşamın gerçekliği aynı olmasa da bu ürünler sayesinde duygu,
düşünce, deneyim ve hayaller aktarılmış; insan, çevre ve toplum
şekillendirilmiştir. Bu bakımdan masallar, hayatın gerçekliğinin edebiyata
yansıdığı edebî ürünlerdir. Yazının henüz yaygın bir biçimde kullanılmadığı
zamanlardan günümüze kadar yaşattığı dilin işlenerek gelişmesini ve kültürel
kodların sosyal yaşama aktarılmasını sağlayan masallar; iyi-kötü, doğru-yanlış,
çalışkan-tembel ve dürüst-yalancı gibi çatışmalar ile sıkıntı, kaygı,
umutsuzluk, hastalık ve ölüm gibi anlatıların Arzu, Arzu Nesnesi ve Babanın Yasası etrafında şekillenen
çatışma unsurlarını kimi zaman yaşanabilir hayatın olağan akışıyla kimi zaman da
aklın ve gerçek yaşamın sınırlarını aşan gerçeküstü ve bilinç dışı bir boyutla
zihin dünyasında şekillendirmiştir. Bu yönüyle masallar, bireysel ve toplumsal
ortak bilinçaltının imgeselden simgesele ve nihayet gerçeğe uzanan bir
görünümü, dışa vurumudur. Hem halk biliminin sosyal ve beşeri bilimler
içerisinde kendine yer bulmaya başladığı aydınlanmanın ilk dönemlerinden bugüne
kadar gelişimini sürdürdüğü iki ana yoldan birisi sayılan yok olmaya yüz tutmuş
sözlü kültür değerlerinin araştırılmasına hem de somut olmayan kültürel miras
ürünlerine farklı yöntemlerle yaklaşıp yeni üretimlerle folklorun korunup
yaşatılmasına ve kuşaktan kuşağa aktarılmasına katkıda bulunma düşüncesinden
hareketle bu çalışmada; efsanevi bir sözlü anlatı türü olan Karayılan Masalı’nın psikanalitik yapı
bağlamındaki görünümü ile bireylerin bilişsel ve duyuşsal gelişiminde
belirleyici bir işleve sahip Lacan’ın Ayna
Evresi’nin masala etkisinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Bu çalışmanın
giriş bölümünde önce psikanalizin edebî ürünlerin çözümlenmesinde bir edebiyat
eleştirisi yöntemi olarak kullanımına değinilmiş; sonra ilk başlık altında,
çalışmaya temel oluşturan Lacan Psikanalizi’nin Ayna Evresi “İmgesel, Simgesel, Gerçek” üçlü modeli ile bu modelin
çözümlemeye esas kabul edilen kavramları olan “Arzu” ve “Babanın Yasası”
açıklanmış; daha sonra ikinci başlık altında, Karayılan Masalı, “Arzu”
ve “Babanın Yasası” kavramları
özelinde incelenip çözümlenmiştir. Masalda Karayılan’ın
özneleşme sürecinin doğumla ve Ayna
Evresi’ndeki ayna kavramına
karşılık gelen süt ile başlayıp annesinin söylemi ve dil sayesinde okuma
öğrenmeyle devam ettiği ve nihayet simgesel dönemde evlilikle ve yine dil
sayesinde Babanın Yasası’na tabi olup
simgesel düzene uyarak tamamlandığı anlaşılmıştır. Gerçekleştirilen Lacancı
psikanalitik çözümleme sayesinde sözlü anlatıların genelinde olduğu gibi Karayılan Masalı özelinde de anlatının
temel yapısını arketipsel yansımaların oluşturduğu, varlık ve nesneler
dünyasının aslında simgeselliği yansıtılan bilinçaltının bir görünümü olduğu,
bu nedenle masal ve diğer sözlü anlatı türlerinin bu farklı ve yeni
sayılabilecek bakış açısıyla yeniden analize muhtaç olduğu ve Lacancı
psikanalitik edebî metin tahlilinin bir yöntem olarak formüle edilip özellikle
masal gibi arketipsel unsurların yoğun olarak bulunduğu sözlü anlatı türlerinin
çözümlenmesinde kullanılmasının alanda farklı bakış açılarının oluşmasına katkı
sağlayacağı sonuçlarına ulaşılmıştır.