Hece, sa.114, ss.178-188, 2006 (Hakemsiz Dergi)
Ayrılığın ve gurbetin olduğu yer, türkünün
ve mektubun da olduğu yerdir. Aşk, ölüm ve ayrılık gibi insan varoluşunun
kırılmaya uğradığı yerlerden türkü fışkırır. Halkımız büyük felsefe yapıtlarına
imza atmamıştır. İleri düzeyde bilimsel ve teknolojik buluşlar da
gerçekleştirmemiştir. Ama türkü söylemiştir ve bu anlaşılması gereken bir
şeydir. “Türkü ve Mektup” başlığını taşıyan bu yazıda sevgi, ayrılık, gurbet ve
hasret temaları bağlamında “türkülerde mektup” konusunu ele almaya çalışacağız.
Bunu yaparken, yazımızın amacı her ne kadar türküleri
felsefe ile okumak olmasa da, konunun otantikliğini bozmamak koşuluyla, birkaç
felsefi değinide bulunacağız.