Bir Adam Yaratmak'ın Güçlükleri


Creative Commons License

Taşdelen V.

Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi, sa.63, ss.63-70, 2005 (Hakemsiz Dergi)

Özet

Necip Fazıl’ın Bir Adam Yaratmak adlı tiyatro oyunu hakkında pek çok olumlu değerlendirme yapmak mümkündür. Bu konuda söylenebilecek en ileri görüş, yine Necip Fazıl’ın kendi kaleminde ifade bulmuştur. Kendi eserleri hakkında çeşitli değerlendirmeler yapan yazar, Bir Adam Yaratmak hakkında da konuşur ve onun fikir aşamasından sahnelenişine ve tabiî ki yapılan değerlendirmelere varıncaya değin geçen süreç hakkında açıklamalarda bulunur. 1937’de yazdığı giriş yazısında onu “bugüne kadar vücuda getirdiğim eserler içinde en bağlı olduğum eser” diye niteler. Çeşitli zamanlarda yazdığı yazılarda ise (bunlara eserin sonunda yer verilmiştir), Mustafa Şekip Tunç ve Peyami Safa gibi dönemin önde gelen şahsiyetlerinin de hazır bulunduğu bir sohbette Burhan Toprak tarafından söylenen eserin bir “şaheser” olduğu yönündeki değerlendirmelere dikkat çeker ve “Şaheser olmaya gelince... Acaba o da ne demek?...” diye sorar (BAY, 153 – 154). Gerçekten de edebiyat tarihindeki insan kaderi ve varoluşu arasındaki derin sırrı irdelemeye çalışan en önemli eserlerden biri olan Bir Adam Yaratmak, kurgusu, konusu ve tipleriyle özgün bir eserdir. Örnekleri çoğaltılabilecek bu olumlu nitelemelerin yanında, eseri farklı açılardan değerlendirmek de mümkündür. İşte, “Bir Adam Yaratmak’ın Güçlükleri” adını taşıyan bu yazının amacı, eseri, ihtiva ettiği güçlükler ve bir ölçüde de “yazı etiği” açısından ele almaktır. Dolayısıyla çalışma, yapılan olumlu değerlendirmelerin altını çizmekle birlikte, “Bir Adam Yaratmak acaba şu şekilde de okunabilir mi?” sorusundan hareket eden “eleştirel bir okuma” denemesi olarak görülebilir.