Arazi ve arsa düzenlemesinde kamulaştırma amaçlı tahsis yaklaşımının incelenmesi


Yılmaz A., Yılmaz O.

Jeodezi ve jeoinformasyon dergisi (Online), cilt.11, sa.2, ss.171-189, 2024 (Hakemli Dergi)

Özet

Ülkemizde arazi ve arsa düzenlemesi (AAD) yakın zamanda tüzede yapılan değişikliklerle imar planlarının gerçekleştirilmesinde temel uygulama aracı haline gelmiştir. Bu değişiklikler yeni tartışmaları beraberinde getirmiş ve bazıları henüz tam olarak uygulanamadan ve etkinliği anlaşılamadan yargı kararlarıyla yürütmeleri durdurulmuştur. Bu çalışmada 2019-2020 yıllarında yapılan yasal değişikliklerle ilk defa uygulamaya konan düzenleme sırasında yasal sınırı aşan kısımların kamulaştırılmak üzere tahsis edilmesi yaklaşımı ele alınmıştır. Bu yaklaşım, yasal sınırın üzerindeki umumi hizmet alanlarının parselasyon planının tescilinden itibaren beş yıl içerisinde kamulaştırılmak üzere maliklere tahsis edilmesini içermekte iken Danıştay Altıncı Dairesinin 08/06/2021 tarihli ve E: 2020/5904 sayılı kararıyla uygulanamaz hale gelmiştir. Bu kararla birlikte AAD uygulamalarında kamulaştırılmak üzere tahsis uygulamasının nasıl yürütüleceği belirsiz hale gelmiştir. Bu çalışmada yasa değişikliğiyle getirilen ancak yargı kararıyla yürütmesi durdurulan yasal kesinti miktarını aşan kısımların edinim yöntemi olarak düzenlenen kamulaştırılmak üzere tahsis uygulaması incelenmiştir. Çalışmanın yöntemi olarak örnek olay çalışması benimsenmiş ve kamulaştırılmak üzere tahsis uygulamasının olası sonuçları örnek olaylarda incelenerek ortaya çıkabilecek sorunlar tartışılmıştır. Çalışmanın başlıca sonuçları olarak kamulaştırılmak üzere tahsis yaklaşımında tahsise konu olacak fonksiyonun belirlenmesinde aynı fonksiyondan birden fazla olması ya da ana fonksiyon içerisinde yer alan farklı umumi hizmet alanlarının varlığı gibi durumlarda belirsizlikler taşıdığı tespit edilmiştir. Bu belirsizliklerin hangi maliklerin taşınmazlarının kamulaştırma konusu olacağı ya da hangi kurumların kamulaştırma yükü altında kalacağı gibi yeni belirsizlikleri doğuracağı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca kamulaştırılmak üzere tahsis edilecek fonksiyonun taşınmazların belirli bir oranından daha fazla alana denk gelecek şekilde çakışması gibi durumlarda uygulama tasarımının hesap doğruluğu sağlayamadığı ve mevcut tüze ile ve yargı kararlarına aykırılık oluşturduğu ortaya konmuştur. Bu sonuçlar doğrultusunda kanun koyucunun olası uygulama tasarımları irdelenerek daha önce denenen ancak birçok sorunun ortaya çıkmasına sebep olan yöntemler yerine uygulamalarının finansman yapısının iyileştirilmesine yönelik yeni bir uygulama tasarımının yapılması gerektiği tartışılmıştır.

In Türkiye, land readjustment (LR) has become the primary implementation tool for spatial plans due to recent legislative changes. These revisions have brought new debates, some of which have been suspended by legal decisions before their effectiveness could be fully understood. This study discusses the allocation for expropriation approach implemented for the first time during land readjustment, which was introduced with the legislative changes in 2019–2020. In this approach, public service areas above the legal allowable deduction limit are allocated based on their spatial location to the landowners for expropriation. However, this approach has become unenforceable due to the decision of the Sixth Chamber of the Council of State on June 8, 2021 (E: 2020/5904). As a result, it is unclear how the allocation for expropriation will be carried out in LR projects. This study examines the allocation for expropriation approach in LR, which was recently suspended by a judicial decision. The study uses case study research to examine the potential consequences of allocation for expropriation practice. As the main results of the study indicate, there are uncertainties in determining the function to be expropriated in the allocation for expropriation approach, such as the existence of more than one of the same functions or the existence of different public service areas within the same main function. It is concluded that these uncertainties will lead to new uncertainties, such as which owners' properties will be subject to expropriation or which institutions will bear the burden of expropriation. In addition, in cases where the function to be allocated for expropriation overlaps with more than a certain proportion of the immovable property, the design of the application does not ensure the accuracy of the calculation and is contrary to the existing legislation and court decisions. In accordance with these results, it is discussed that a new implementation design should be made to improve the financing structure of the land readjustment instead of the methods that have been tried before but have caused many problems.