Mimar.İst Dergisi, pp.50-56, 2014 (Peer-Reviewed Journal)
Humans affect the environment and
ecosystems, to which they belong, with their
actions. During production, usage and disposal
of the built environment, in particular, energy,
product and water resources are consumed and
environmental pollution is increased. This
situation, along with other negativities of human
actions, prevents the maintenance of natural
environment and ecosystems in a healthy way
for the future generations. Some researchers
criticize the eco-efficiency concept which aims
“producing more from less” and the ecofriendly
/ green / ecologic built environment, the
reflection of this concept on the made
environment, in terms of environmental
sustainability. It has been observed that, as the
result of efforts to “go beyond green”, the
regenerative paradigm, based on ecology,
bioregionalism, permaculture etc., is
constituted. The human-nature relationship is
redefined by this paradigm distinctively from
dominant mechanistic worldview, with the fact
that humankind is dependent on the health and
well-being of ecosystems, and it is aimed to
evolve into a better situation than the current
one through reconnection of human and nature
within a co-equal and mutually beneficial
partnership. Regenerative design, which needs
new systems, methods and approaches for the
design, production, usage and disposal of built
environment, is a thorough and positive
approach with respect to environmental
sustainability.
İnsan
eylemleri ile içinde yaşadığı çevreyi ve etkileşimde olduğu diğer çevre
sistemleri etkiler. Özellikle yapma çevrenin üretilmesi, kullanılması ve yok
edilmesinde enerji, ürün ve su kaynakları tüketilirken, çevre kirletilmekte; bu
durum, insandan kaynaklanan diğer olumsuzluklarla birlikte, doğal çevrenin ve
çevresistemlerin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesini engellemektedir. Çeşitli
araştırmacılar, “daha az kaynakla daha çok üretimi” hedefleyen eko-verimlilik
kavramını ve bu kavramın yapma çevreye yansıması olan çevre dostu / yeşil /
ekolojik yapma çevre yaklaşımını çevresel sürdürülebilirlik bağlamında
eleştirir. “Yeşilin ötesine geçme” çabaları ile; çevrebilim, biyo-bölgeselcilik
ve kalıcı kültür gibi yaklaşımlara dayalı olarak yenileyicilik (rejeneratiflik)
kavramının ortaya çıktı görülmektedir. Bu kavram insan – doğa ilişkisini,
egemen mekanistik yaklaşımdan farklı bir şekilde, yeniden tanımlamakta;
insanın, doğa ve çevresistemler var olmadan yaşayamayacağı gerçeği ile insan ve
doğayı eş düzeyli bir ortaklık çerçevesinde bütünleştirerek var olandan daha
iyiye ulaşmayı hedeflemektedir. Yapma çevrenin tasarlanmasında, üretilmesinde,
kullanılmasında ve kullanım sonrasında yeni bir düzen getirmeyi arzulayan
yenileyici tasarım henüz yeterince olgunlaşmamış olmasına karşın, oldukça
kapsamlı ve çevresel sürdürülebilirlik açısından son derece olumlu bir yaklaşımdır.