VI.YILDIZ ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ, İstanbul, Türkiye, 12 - 13 Aralık 2019, ss.454-455
Orta sınıf burjuvasının modern zaman aylağı flaneur, kalabalıkların içinde dolaşarak olan biteni
izler; onun işi, şehrin günlük akışının içinde hayatı gözlemlemektir. Modernist estetiğin,
moderniteye direnen kahramanı olan flaneur, bu haliyle parçası olmayı bir yanıyla reddettiği
bir yanıyla da içinde sürüklenip gittiği modernitenin özünü oluşturur. Bakmaktan, seyretmekten
zevk alan bir kent gezgini olan flaneur, Henri Cartier-Bresson’un gözlemci- fotoğrafçı
kimliğinde vücut bulur. Flaneur’ün aidiyet duygusunun eksikliğiyle deneyimlediği arada
kalmışlık hali; Bresson’un, parçası olduğu burjuva sınıfını reddederek fotoğrafçı olarak hayatın
içine savrulmasıyla benzerlik gösterir. Başkalarının yaşamına kendi ayrıcalıklı konumundan
merakla ve profesyonel bir dürtüyle bakan Bresson’un bu tavrı kendiyle özdeşleşen ve
mükemmel fotoğrafın kılavuzu haline gelen karar anı manifestosuna dönüşür. Karar anı, tüm
grafik unsurların optimal dengede olduğu bir anda fotoğrafın çekilmesine karar verilmesidir.
Başka bir deyişle, karar anı, aynı anda gözün, beynin ve kalbin bir olayı hedeflemesidir. Gerçekte, bu denge teknik ya da biçimsel anlamda başarılı olarak değerlendirilen her fotoğrafın
ortak özelliği olarak kabul edilmekle birlikte; Bresson’un, iyi fotoğrafın nasıl olması
gerektiğine dair yaptığı detaylı tanımlama ve koyduğu kuralların dogmatik olduğu söylenebilir.
Dönemin fotoğraf dünyasını yarattığı görsel zenginlikle etkileyen Bresson için -günümüzde
dahi- övgülerin arasında yergiye rastlamak oldukça güçken; Bresson’un benimsediği akılcı
yaklaşıma karşı çıkan Robert Frank, onun, görmezden gelmeyi tercih ettiği duygusal yaklaşımı
benimseyerek yepyeni bir anlatım biçimiyle çıkagelir. Gözlemci-fotoğrafçı pozisyonuyla
hareket eden Bresson’un, akılcı, net ve grafik unsurların dengesine odaklı bir kompozisyon
oluşturmaya öncelik tanıyan tavrına karşılık; kendi iç dünyasını ortaya koymaktan çekinmeden,
biçimden ziyade içeriği öncelediği şiirsel anlatımıyla fark yaratan Frank’in fotografik dili
üzerinden öznel yaklaşım belirleyeni olarak karar duygusu meselesi irdelenecektir.