Yapı, sa.465, ss.48-54, 2021 (Hakemli Dergi)
Kent, kolektif bir insan yaratısı olarak estetik kaygı ve daha iyi bir çevre yaratma arzusu ile büyür, gelişir ve dönüşüm süreçleriyle özgül bir biçim kazanır (Rossi, 2006). Bu görüş çerçevesinde, akademik olarak birbirini andıran fikirler savunulsa da özellikle Türkiye ve benzer ülke konjonktürlerinde ortaya çıkan yapılı çevrelerde, fiziksel ve sosyal iyileştirmeye gereksinim duyulduğu gözlemlenebilmektedir. Tüm bu iyileştirme faaliyetlerinin yalnızca yönetimlerin iştiraki ile gerçekleştirilmesi sosyo-ekonomik gerekçelerle sürdürülebilir bir çözüm olamamaktadır. Bu bağlamda, “kendin-yap şehirciliği”, çağdaş ve katılımcı bir iyileştirme için önemli bir çalışma alanı olarak değerlendirilebilir.
Geniş kapsamlı bir literatürün ana parçalarından olan yapılı çevre, zaman içinde inşa edilen dinamik bir sürecin ürünü olarak tasarım faaliyeti ile yakın etkileşim halindedir. Tasarım faaliyeti ise işlevsellik, yenilikçilik, estetik, yaratıcılık gibi birçok başlığı kapsayacak şekilde yaşam alanlarımız olan doğal ya da yapılı çevrelerdeki bir nevi varoluş çabasıdır; ancak geleneksel olarak tüm bu tasarım faaliyeti, tepeden inme bir planlama ve tasarım anlayışıyla kentlinin kente katkısını göz ardı edebilmektedir.
Sürekli olarak değiştiğini kabul ettiğimiz yapılı çevreye, kapsayıcı, katılımcı ve şeffaf süreçleri dahil etmek; kentli olduğunu düşünen her bireyin, kente dair katılımına olanak sağlayacak modelleri geliştirmek ve desteklemek, kentsel sorunların iyileştirilmesine yönelik önemli bir potansiyel güç olarak değerlendirilebilir. Yaratıcı kentlerin yaşam alanları, yaratıcı fikirleri açığa çıkaran, iyileştiren, etkileşime geçiren, faydalanılan ve anlamlandırılan ortamlarda mümkün kılınabilmektedir (Cohendet vd., 2010). Yaratıcı kentler bu bağlamda halk katılımı ve kullanım değerinin ön planda olduğu “kendin-yap” hareketi ile ortak bir zemin üzerinden okunabilirse, resmi kurum ve kuruluşların öneri ve uygulamalarından daha kapsayıcı bir bakış açısı sunabilir.
Bu yazı içeriği olan yapılı çevrede kullanıcı odaklı fiziksel müdahaleler, tepeden inme planlama anlayışından farklı olarak, uzamsal/zamansal elemanların yerin atmosferi içinde konumlandırılma/ortaya çıkmaları olgusuna değinmekte; kullanım değeri ön planda olan ve kentli kullanıcılar tarafından aidiyet hissiyle benimsenen müşterek mekan olgusuna örnekler üzerinden yanıtlar ararken, kendin-yap hareketinin örgütsel ve yaratıcı çalışma prensiplerini odağa alan hermenötik bir yaklaşımla kavramsal bir bakış açısı geliştirme olanaklarını tartışmayı amaçlamaktadır.