AMME IDARESI DERGISI, cilt.56, sa.3, ss.35-58, 2023 (SSCI)
Covid-19 pandemisi, hem dünyada hem de ülkemizde giderek artmakta olan ‘aşı karşıtlığının’ artık yalnızca halk sağlığına indirgenemeyecek bir olgu olduğunu ortaya koymuştur. Genel anlamda ‘bilimsel-tıbbi otoritelere’ güvenmeme şeklinde tezahür eden ‘aşı karşıtlığı’ aslında çok daha kapsamlı bir epistemolojik krizle bağlantılı görünmekte ve özellikle
ABD’de yaygın olarak karşımıza çıkan ‘küresel ısınmayı’ reddetmek gibi komplo söylemlerine paralel gelişebilmektedir. Bu
çalışma ‘aşı karşıtlığını’ özellikle felsefi ve sosyo-politik açılardan irdeleme amacı taşımaktadır. Aydınlanma ve ardından
gelen akılcı düşünceyle elde edilen bilimsel bakış açısı ve pozitivist yaklaşımlar son yıllarda ‘postmodernizm’
kavramsallaştırması altında genelleştirilebilecek çeşitli ‘bilim karşıtı’ yaklaşımlarla tümden bir yapıbozuma uğratılmaya
çalışılmıştır. Bu bilim karşıtı söylemleri besleyen küreselleşme ve popülist eğilimler, özellikle Avrupa’da yükselen ‘biyopolitika’ eleştirileri ile birleşmiş ve her kesimden bireyin bilimsel ve kamusal otoriteye karşı irrasyonel ve şüpheci yaklaşımına
zemin hazırlamıştır. Öte yandan neoliberalizmin yükselmesiyle ‘halkla ilişkiler’ ve ‘tıbbileştirme’ alanındaki yeni gelişmeler,
hasta-hekim arasındaki güven ilişkisini zedelemekte, endüstriyel tıp ve ilaç şirketlerinin yükselişi yukarıda özetlenen epistemolojik krizle birleşmektedir. Aşı karşıtlığının, özellikle Türkiye’de, milliyetçi-ulusalcı popülist söylemlere de eklemlenebildiği görülmektedir. Bu bağlamda ‘bilim karşıtlığı’ ve ‘komplocu’ söylemlerin güncel siyasetle ilişkisinin irdelenmesi ve küresel ‘popülizm’ dalgasının aşı karşıtlığı bağlamında Türkiye’deki yansımalarının mercek altına alınması da amaçlanmaktadır.