INTERNATIONAL GOBEKLITEPE APPLIED SCIENCES CONGRESS-III, Şanlıurfa, Türkiye, 1 - 03 Ekim 2021, ss.1-10
Günümüzde uluslararası ticaretin büyük bir
kısmı deniz taşımacılığı ile gerçekleştirilmektedir. Dünya ticaretinde büyük
hacimli mal ve eşyanın tek seferde taşınabilmesi nedeniyle gemi taşımacılığı
öncelikli olarak tercih edilmektedir. Bunun yanı sıra ayrıca denizlerde yılda
yaklaşık iki milyar ton petrol taşınmaktadır. Taşınan petrol ve petrol türevi
ürünler, gemilerin neden olduğu deniz kirliliğinin ana kaynağını
oluşturmaktadır. Gemilerden kaynaklanan deniz kirliliğini önlemek için çeşitli
uluslararası ve bölgesel anlaşmalar yapılmıştır. Bu anlaşmalarla üye ülkelere
uygulanan yaptırımlardan biri de limanlarda, atık kabul tesisleri inşa etme
zorunluluğudur. 2004 yılında Gemi Atıkları Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle,
ülkemizdeki ilk liman atık kabul tesisi 2005 yılında kurulmuştur. Bugün
Türkiye'de 10 adet liman atık kabul tesisi mevcut olup, bunların kapasiteleri 50
ile 20.000 m3 arasında değişmektedir. Liman Kabul Tesisleri (Port Reception
Facilities, PRF), uluslararası anlaşmalar çerçevesinde, deniz kirliliğine neden
olan gemi atıklarının, kontrollü bir şekilde toplandığı ve işlendiği arıtma
tesisleridir. Bu tesislerde öncelikle yağ ve su birbirinden ayrıştırılmakta,
ayrılan su fizikokimyasal arıtma prosesine, ayrıştırılan yağ ise ekonomiye
kazandırılmak üzere geri kazanım tesisine gönderilmektedir.
Yapılan bu çalışmada,
Haydarpaşa liman atık kabul tesisinde, fizikokimyasal
proseslerle (koagülasyon – flokülasyon yöntemi) arıtılan sintine atıksuyunun
arıtma sonrası oluşan çamurlarının, tekrar yardımcı koagülan olarak
kullanılmasının uygunluğu araştırılmıştır. Laboratuvar çalışmalarında kullanılan atıksu
numuneleri, gerçek ölçekte bir liman atık kabul tesisi fizikokimyasal arıtma
ünitesi girişinden alınmıştır. Buradan alınan atıksuların koagülasyon – flokülasyon
yöntemi ile arıtımı sağlanarak önce mevcut tesis için optimum kimyasal madde
dozajları kontrol edilmiş, daha sonra arıtma çamurunun koagülan madde olarak yeniden
kullanılabilirliği araştırılmıştır. Böylelikle atıksu arıtımı süreci sonunda oluşan arıtma
çamurlarının, yardımcı koagülan olarak sisteme tekrardan geri beslenmesiyle
arıtmada kullanılan koagülanın ve buna bağlı olarak arıtma sonucu oluşan çamur
miktarının da azaltılması hedeflenmiştir. Deneysel çalışmalar sonucunda,
standart arıtım ile koagülan madde olarak arıtma çamurunun kullanılması ile KOİ
ve AKM gideriminde birbirine yakın benzer sonuçlar elde edilmiştir. Bu durum
arıtma için kullanılacak hammadde ve arıtım sonrası oluşacak çamur miktarının
minimizasyonu açısından uygulamada önemli çevresel kazanımlar sağlayacağını
ortaya çıkarmıştır.
Today, a large part of international trade is carried out by sea transportation. In world trade, ship transportation is primarily preferred because it can transport large volumes of goods and goods in one go. In addition, approximately two billion tons of oil are transported annually in the seas. Transported petroleum and petroleum-derived products constitute the main source of marine pollution caused by ships. Various international and regional agreements have been made to prevent marine pollution from ships. One of the sanctions imposed on member states with these agreements is the obligation to construct waste reception facilities at the ports. With the entry into force of the Ship Waste Law in 2004, the first port waste reception facility in our country was established in 2005. Today, there are 10 port waste reception facilities in Turkey and their capacities vary between 50 and 20,000 m3. Port Reception Facilities (PRF) are treatment facilities where ship wastes that cause marine pollution are collected and processed in a controlled manner, within the framework of international agreements. In these facilities, first of all, oil and water are separated from each other, the separated water is sent to the physicochemical treatment process, and the separated oil is sent to the recovery facility to be brought to the economy.
In this study, the suitability of using the sludge formed after the treatment of the bilge wastewater treated by physicochemical processes (coagulation - flocculation method) in Haydarpaşa port waste reception facility as auxiliary coagulant was investigated. Wastewater samples used in laboratory studies were taken from the physicochemical treatment unit inlet of a real-scale port waste reception facility. The wastewater taken from here was treated by coagulation - flocculation method, and first the optimum chemical substance dosages for the existing plant were checked, and then the reusability of the treatment sludge as coagulant was investigated. Thus, it is aimed to reduce the amount of coagulant used in the treatment and, accordingly, the amount of sludge formed as a result of the treatment, by feeding the treatment sludge formed at the end of the wastewater treatment process back to the system as auxiliary coagulant. As a result of the experimental studies, similar results were obtained in the removal of COD and SCM with the use of sewage sludge as a coagulant material with standard treatment. This situation revealed that it will provide significant environmental gains in practice in terms of minimizing the amount of raw materials to be used for treatment and sludge to be formed after treatment.