Bilim ve aklın Aydınlığında Eğitim, sa.76, ss.12-21, 2006 (Hakemsiz Dergi)
Gazetelerden okuyoruz, televizyonlardan seyrediyoruz: “Okullardaki şiddet olayları artı-yor.” Sınıflarda ve okul bahçelerinde ortaya çıkan şiddet olaylarını okudukça/seyrettikçe tüy-lerimiz ürperiyor. Anneler ve babalar olarak dehşete düşüyoruz, korkuyoruz, kaygılanıyoruz. Tabii ki, bir sürü soru gelip geçiyor zihnimizden: Peki ne oluyor bu gencecik insanlara, bu körpecik beyinlere? Nedir onları şiddete, kavgaya, umutsuzluğa iten şey? Bir değer adına mı hareket ediyorlar, yoksa bir değersizlik mi onları bu tür davranışlarda bulunmaya sevk ediyor? Şiddet, öğrenilmiş bir davranış mı, yoksa bir gizilgücün açılımı mı? Toplumun bir parçası olarak okul, toplumsal olaylardan nasıl etkileniyor? Okulda şiddet var da toplumun diğer bi-rimleri çok mu rahat? Yerkürenin hangi bucağı şiddetten arınmış? Şiddet, eğer her yerde var-sa, okulda neden olmasın? Okuldaki şiddeti okuldaki şiddet olarak ele almak, yeterli bir bakış açısı sunar mı? Sorularımızı çoğaltabiliriz. Bu makalede, okuldaki şiddet, toplumdaki ve dün-yadaki şiddetin bir parçası/uzantısı olarak ele alınacak, çözümünün de bu genişlikten ötürü, kısmi değil, kapsamlı olması gerektiği konusu üzerinde durulacaktır. Bu kapsamda ortaya ko-nulan temel yaklaşım şu olacaktır: Şiddet, karşı şiddetle önlenemez. Bu, daha güçlü bir şidde-tin doğmasına neden olur. Şiddete karşı, şiddeti güçlendirecek değil, onu dağıtacak ve çözecek bir tutum sergilenebilir. Bu konuda uzlaşıyı temel alan bir program geliştirilebilir. Bir öneri olarak, insan bilimleri ile ilgili sanat, edebiyat, felsefe, iletişim, dil, din, tarih, ahlak gibi ders ve konuların yeniden düzenlenebileceği hususu üzerinde durulacaktır.