Oral Tradition and Values Education A Case Study Dede Korkut Stories


Creative Commons License

Taşdelen V.

International Online Journal of Educational Sciences, cilt.7, ss.219-229, 2015 (Hakemli Dergi)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 7
  • Basım Tarihi: 2015
  • Dergi Adı: International Online Journal of Educational Sciences
  • Derginin Tarandığı İndeksler: IBZ Online, EBSCO Education Source, Education Abstracts, Educational research abstracts (ERA), ERIC (Education Resources Information Center)
  • Sayfa Sayıları: ss.219-229
  • Yıldız Teknik Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Ulus olarak zengin bir sözlü gelenek kültürüne sahibiz. Sözgelimi atasözleri, ortak akıl ve tecrübenin ifadesi olarak yüzyıllar içinden süzülerek günümüze doğru gelen ifadelerdir. Dede Korkut Hikȃyeleri, ihtiva ettiği 12 adet hikȃye ile sözlü geleneğin bir başka örneğini oluşturur. Nasreddin Hoca fıkraları, halk arasında en çok anlatılan sözlü gelenek unsurları arasında yer alır. Sevgi ve ayrılık, neşe ve hüzün gibi yaşantıların etkili ifade biçimi olan türküler, gerek söz gerekse müzikal değer açısında etkileyicidirler. Sözlü geleneğe ilişkin bu ifade biçimlerinin uzun ömürlü olması, bir yerde yazılı olmalarına değil, halkın hafızasında yer etmelerine bağlıdır. Bu özgül konumu yitirdiklerinde varlık gerekçelerini de yitirirler; anlatılmaz, söylenmez ve dinlenmez olurlar. Bu makalede, sözlü gelenek ve eğitim ilişkisi sorgulandıktan sonra, bir örnek olarak Dede Korkut Hikȃyeleri’nde değerler eğitimi konusu ele alınacaktır. Bu dünyanın belirgin değerleri adalet, bilgelik, dostluk, arkadaşlık, sadakat, merhamet, cesaret, fedakârlık, mertlik, alçakgönüllülük ve güvenirliliktir. Dostu düşmanı iyi tanımak, tehlikeler karşısında temkinli ve tedbirli olmak, sadece erdemli olmanın değil, aynı zamanda ayakta kalmanın da koşuludur. Hikâyeler, bu değerleri işlemeye, geliştirmeye ve aktarmaya yönelik ortaya çıkarlar. Onların anlatım amacı kişiliğin terbiyesi ve bireyin hayatla uyumunu sağlayacak şekilde söz konusu değerlerin yaşantıya aktarılmasıdır. Bugün sözlü gelenek unsurlarının hȃlȃ canlılığını koruyor olması, eğitici ve eğlendirici işlevlerini sürdürüyor olmalarından kaynaklanır.