in: KONUT VE YAŞAM ÇEVRELERİ, Burcu Özdemir Sarı, Editor, ADAMOR, Ankara, pp.303-328, 2023
Konut Ve Konut Kavramı Üzerinden
Dayanıklı
Kentler Ve Toplumsal
Cinsiyet İlişkisinin
Değerlendirilmesi
Setenay Demir İstanbul Esenyurt Üniversitesi
setenaydemir@esenyurt.edu.tr
Ömür Barkul
Yıldız Teknik
Üniversitesi barkul@yildiz.edu.tr
Dayanıklılık veya
dirençlilik biçiminde Türkçeye çevrilen ‘resilience’ kavramı, kentsel bir
sistemin kontrolü dışında ortaya çıkan değişime ve kırılganlıklara dayanıklılık
gösterebilme ve onunla başa çıkabilme kapasitesiyle ilgili uyum sağlama
süreçleri anlamına gelir. Bu doğrultuda sosyal, ekonomik ve çevresel
dinamiklerle alakalı olup, düzensizliğe direnç yetkinliğinin yanı sıra, uyum
(adaptation), öğrenme ve kendi kendine örgütlenme (self-organizing)
yaklaşımlarını da içerir [1]. Heinrich Böll Stiftung Derneği, Türkiye
Temsilciliği tarafından hazırlanan Dayanıklı Kentler Rehberine göre kentsel
dayanıklılık olgusu; sosyal, ekolojik, ekonomik ve kurumsal sistemlerdeki
koşulların güçlü yanları ve kırılganlıkları hakkında kentsel politikalar
geliştirir. Bunun yanında, sosyal kırılganlıkların ve sosyal sorunların
üstesinden gelmek üzere anlaşılırlığını daha derinleştirmek için katılımcılığı
destekler [2].
Çalışmada dayanıklılık
olgusunun karşıtı anlamında kullanılan ‘vulnerability’ kavramı, Türkçe’deki
karşılığıyla “kırılganlık, savunmasızlık, hassasiyet, hasar görebilirlik”
anlamlarına denk gelmektedir ve risk ifade eden durumların bir alt bileşenidir.
Adger (2000), Toplumsal kırılganlığı, “çevresel değişimin çeşitli etkilerinin
sonucu olarak toplulukların ve bireylerin strese maruz kalmaları” olarak
açıklar [3]. Konut alanlarına yönelik kırılganlıklar, kentsel kırılganlıklar
ile mutlak bir paralellik gösterir. Kenti, konutu ve toplumu, farklı özneler
bir araya gelerek biçimlendirir bunun yanı sıra, tüm bu özneler mekânın yeniden
üretiminde benzersiz rollere sahip olurlar. Bu noktada sosyal kırılganlık
yaklaşımı, toplumsal bir süreç olarak mekânda tüm risk ifade eden durumlarda,
toplumsal ve ekonomik açıdan dezavantajlı öznelerin daha fazla etkileneceğini
ön görür. Dezavantajlı öznelerin kırılganlık düzeyini ise, cinsiyet, yaş,
kültür, etnik profil, sınıf ve engelli olma durumu gibi farklı kategoriler belirler. Konut ve konut mekânlarında sosyal ilişkiler
kaçınılmaz olarak yer alır.
Çalışmanın içeriğinde,
mekânın aynı zamanda sosyal bir olgu olduğunu ifade eden Lefebvre’in
argümanında da önemli yer tutan toplumsal mekân kavramı dikkate alınmaktadır.
Bu bağlamda, Lefebvre kenti, toplumun ürettiği bir mekân olarak kabul ederken,
onu toplumsal faaliyetlerin şekillendirdiğini belirtir ve kenti toplumsal bir
ürün olarak tanımlar. Buna ek olarak yine, konutu da toplumsal bir mekân örneği
olarak kabul etmekte ve bunların içeriğinden bağımsız çevreler olmadığını,
aksine; zaman içerisinde üretildiğini ve toplumsal üretim pratikleriyle
ilişkilendiğini ifade eder [4].
Sosyal toplum içerisinde kayda değer bir nüfus
oranını oluşturan kadınların, kentin ve toplumun biçimlenmesinde ki önemli
rolleri göz ardı edilerek, konumunun büyük çoğunlukla dezavantajlı gruplar
içerisinde bahsettiğimiz kırılgan özneler ile birlikte ele alındığı dikkat
çeker. Halbuki konut ve geniş çevresini kapsayan mahalle ölçeğinde, kadınların,
mekanı erkeklerden daha çok ve farklı kullandığına dair sonuçlar içeren
çalışmalar mevcuttur [5]. Bu çevreler çoğunlukla, toplumsal cinsiyet
parametresi göz ardı edilerek oluşturulmuştur. Konut ve geniş çevresini ifade
eden mahallelerde birçok servis hizmetinin (altyapı hizmetleri, yeterli açık
yeşil alanlar, eğitim ve sağlık hizmeti sağlayan mekânlar vd.) yakın çevre
içerisinde ve kırılgan grupların erişimiyle birlikte sağlanması gerekir. Zira
altyapı ve servis hizmetlerinin yetersizliği ya da eksikliğinden kaynaklı tüm
sonuçları dezavantajlı bir grup olarak kadın özneler daha yoğun hisseder. Konut
çevresinde, tüm servis hizmetlerinin herkes için, özellikle kadın bireyler için
erişilebilir olacak şekilde komşuluk birimlerinde, mahallelerde düzenlenmesi
önem taşır. Örneğin dayanıklı kent ve konut alanlarında, kamusal arayüzler,
mahalle ölçeği ve 15-20 dakikalık veya 600 m. yürüme mesafesi içinde
erişilebilir komşuluk birimleri gibi düzenlemeler öne çıkar. Konuya ilişkin,
mahalle ve komşuluk biriminde olası sosyal ilişkilerin çoğunlukla kadınlar
üzerinden kurulduğu göz ardı edilmemelidir.
Bu nedenle bireylerin
barınma ihtiyacını karşılamanın ötesinde toplumsal bir olgu olarak konut, yine
toplumsal ve kapsayıcı kentsel politikalar ekseninde ele alınmalıdır. Bu
çerçevede, kentlerin dayanıklılığı ile sosyal diğer bir deyişle toplumsal
dayanıklılığın ciddi bir ilişkiselliği bulunduğunu söylemek mümkündür.
Çalışma ile son
dönemlerde kent, konut ve konut alanlarında yaşanan çok katmanlı
olumsuzlukların etkisiyle önemi katlanarak artan, dayanıklılık stratejileri
kapsamında, literatüre özgün bir katkı sunulması amaçlanmaktadır. Çalışma,
kentlerde konut ve konut alanlarında ki dayanıklılığın sosyal ve çevresel
boyutunu ele alarak, toplumsal cinsiyet parametreleri içerisinde göz ardı
edilen ve dezavantajlı bir özne konumundaki kadının konumuna dikkat
çekmektedir.
Çalışmanın yöntemi,
literatür taramalarına göre dayanıklılık (resilience) kavramı ve kentsel
dayanıklılık yaklaşımının sosyal ve çevresel boyutlarıyla irdelenmesi ve
kentlerin özünü oluşturan konut alanlarının toplumsal cinsiyet üzerinden
kırılganlıklarının analiz edilmesi olmuştur. İlgili alanda yapılan çalışmalar
bir araya getirildiğinde dayanıklı kentler, konut çevresi ve toplumsal cinsiyet
ilişkisinin değerlendirilmesine ilişkin birkaç temel konu başlığı öne çıkar. Bunlar;
Genel İlkeler-Kalite Ölçütleri
Ulaşım – Erişebilirlik
Kent Merkezi - Kentsel Hizmetler,
Açık, Yeşil Alanlar- Parklar
Kamusal Alanlar - Ortak Kullanım.
Tüm bu konu başlıklarının
ele alındığı, Baykan (2015) tarafından hazırlanan “Kadın Dostu Kent Planlaması
Ve Tasarım İlkeleri Rehberi”nde Evrensel Tasarım İlkeleri temel alınarak
oluşturulan yol haritası bu çalışmanın yönteminin de ana belirleyicisi olarak
ele alınmış ve güncel veriler ile yeniden üretilmiştir. Rehberin yönteminde
“Evrensel Tasarım” anlayışının belirlenmesinin en önemli nedeni kapsayıcılık
yönüdür. Kullanıcı boyutu geniş seçeneklidir ve kullanım problemleri
bütünleştirici bir biçimde çözülür. “Evrensel tasarımda” önemli olan ve konu
edilen kullanıcı “tüm insanlardır” [6].
Şekil
1. Ankette Değerlendirilen Temel Konular
Çalışmada, literatür
analizlerinden elde edilen bu veriler güncel sorunlar ile yeniden yorumlanarak
sadece kadınların katılımı ile gerçekleştirilen bir anket uygulanmıştır. Anket çalışmasında, öncelikle kullanıcıyı tanımaya
yardımcı demografik sorular yöneltilmiş daha sonra konut ve yakın çevresinde
hizmetlerin ve mekanların kullanımını değerlendiren çoktan seçmeli ve beşli
likert ölçek ile ölçülmüş sorular yöneltilmiştir. Çalışmada 23 adet
katılımcının yanıtlarının değerlendirildiği bir anket uygulanmıştır.
Katılımcıların tamamı çalışan kadınlardan oluşmaktadır.
Tablo
1. Katılımcı Profilleri.
Soru |
Yanıtlar |
Oran |
Sayı |
||
|
25-34 |
%52,2 |
12 |
||
35-44 |
%26,1 |
6 |
|||
45-54 |
%8,7 |
2 |
|||
55 ve üzeri |
%13 |
3 |
|||
Üniversite (Lisans) |
%4,3 |
1 |
|||
Üniversite (Yüksek Lisans) |
%65,2 |
15 |
|||
Üniversite (Doktora)
|
%30,4 |
7 |
|||
Medeni
Durum |
Evli |
%30,4 |
13 |
||
Boşanmış |
%4,3 |
1 |
|||
Nişanlı/Sözlü |
%8,7 |
2 |
|||
Bekar |
%30,4 |
7 |
|||
Gelir
Getirici Faaliyet |
Evet |
%100 |
23 |
||
Çalışılan
Sektör |
Eğitim |
%95,7 |
22 |
||
İnşaat |
%4,3 |
1 |
|||
Yaşadığı
Şehir |
İstanbul |
%91,4 |
21 |
||
Bursa |
%4,3 |
1 |
|||
Gaziantep |
%4,3 |
1 |
|||
Çocuk
Sahipliği |
Var |
%47,8 |
11 |
||
Yok |
%52,2 |
12 |
|||
Tablo
2. Katılımcıların Yaşadığı Konut Hakkında Bilgiler. |
|
||||
Soru Yanıtlar
Oran
|
Sayı |
||||
Konut Tipi Apartman
Dairesi %69,6
|
16 |
||||
Toplu
Konut/Site %30,4
|
7 |
||||
Çekirdek
aile (Eş ve/veya çocuklar) %59,1 |
13 |
||||
Konutta
yaşayan diğer
kişiler |
Kendi ailesi (Anne, baba ve/veya kardeşler) |
%13,6 |
3 |
||
Tek başına |
%22,7 |
5 |
|||
Erkek arkadaşımla |
%4,5 |
1 |
|||
Konutun yer aldığı mahallede ekonomik düzey |
Varsıl |
%26,1 |
6 |
||
Orta Halli |
%73,9 |
17 |
|||
Çalışma kapsamında
gerçekleştirilen anket çalışması üzerinden yapılan analizlerden yola çıkılarak
kadınların geleneksel rolleri gereği konut ve konut yakın çevresini (600 m.
yürüme mesafesi içinde) çoğunlukla evin gündelik gereksinimleri için alışverişe
çıkmak için kullandığı belirlenmiştir (Şekil 2). Bunun dışında işe gitmek,
çocukların okula götürülmesi, spor, sinema, gezinti, yürüyüş ve diğer
nedenlerle dışarıya çıktığı, söz gelimi konut çevresini çok aktif bir biçimde
kullanmak durumunda kaldığı belirlenmiştir.
Şekil
2. Kadınların konut ve yakın çevresinde (600 m. yürüme
mesafesi içinde) dışarıya çıkma
nedenlerini belirten grafik.
Benzer
şekilde verilen yanıtlar doğrultusunda konut ve yakın çevresinde yer alması en
çok önem taşıyan hizmet biriminin alışveriş mekanları ve onu takiben park ve
yeşil alanlar olduğu tespit edilmiştir (Şekil 3).
Şekil
3. Kadınlar için konut ve yakın çevresinde (600 m.
yürüme mesafesi içinde) yer alan hizmetlerin önem sırasını belirten grafik.
Bunun
yanı sıra evlerinin yer aldığı yakın çevreyi gündüz tek başına çıktığında
güvenlik yönünden çok iyi düzeyde bulurken, hava karardıktan sonra iyi
aydınlatılmış mekanların varlığını çoğunlukla orta düzeyde
değerlendirmişlerdir.
Beşli likert ölçeği ile ölçülen sorular
içinde %17,4 oranı ile en fazla ‘çok kötü’ yanıtına sahip soru, mevcut yolların
bisiklet, engelli arabası ve çocuk arabalarına uygunluğu yönünden
değerlendirilmesi beklenen olmuştur. Bunu takiben estetik memnuniyet (%13,6),
sosyal ve kültürel alanlara rahat ve kolay erişim (%13), rahat araba kullanımı
ve otoparkların mevcudiyeti (%13), eğitim hizmetlerine rahat ve kolay erişim
(%8,7), komşuluk ilişkilerinden duyulan memnuniyetin değerlendirilmesi (%8,7)
olmuştur
Anket verilerinden genel bir çıkarım yapmak gerekirse, kadınların konut
ve yakın çevresini başta alışveriş fonksiyonu olmak üzere yoğun biçimde
kullandığı, gezinti yürüyüş fonksiyonları için park ve yeşil alanların
varlığının önem taşıdığı belirlenmiştir. Ancak kadınların hem çeşitli araçlarla
hem de yaya olarak erişebilirlik ve ulaşılabilirlik konusunda sorunlar yaşadığı
söylenebilir. Konut ve yakın çevresinde rahat ve kolay erişim konusunda en
fazla sorunun yaşanan alanların ise sırasıyla sağlık, eğitim ve sosyal ve
kültürel hizmetler olduğu tespit edilmiştir.
Anket verilerinden çıkan sonuçlarında gösterdiği üzere, kadınlar için
konut ve yakın çevresinde belirlenen temel kırılganlıkların; temel
gereksinimlerin karşılandığı hizmetlerin mevcudiyeti, erişebilirlik-ulaşılabilirlik, yeşil alanlar ve parkların niceliği ve/veya
niteliği ve komşuluk ilişkileri olduğu söylenebilir.
Kent ve konut alanlarına dair gelişen
kırılganlıklar, birbirini yansıtan bir döngü içerisindedir. Bu nedenle, kentsel
dayanıklılığın geliştirilmesinde öncelikle çeşitli sosyal-toplumsal
kırılganlıklara sahip olan konut alanlarının dikkate alınması gerektiği
belirgindir. Cinsiyet olgusunun sosyal kırılganlık düzeyini etkileyen önemli
bir durum olduğu ve toplum nüfusunun yarısını yansıtan kadınların konut ve
konut alanlarını, toplumsal rolleri gereği daha yoğun biçimde kullandığı
bilinmesine rağmen, dezavantajlı gruplar içerisinde diğer bir deyişle kırılgan
özneler konumunda olma hali daha fazla irdelenmesi gereken bir olgudur. Zira
dezavantajlı gruplar içerisinde yer alan kadınları etkileyen tüm değişimlerin,
mekânın toplumsal bir süreci ifade ettiğinin bilinciyle, toplumsal mekânın
üretim sürecine yansıyacağı açıktır.
Anahtar
Kelimeler: Dayanıklılık, Kent, Konut, Konut Alanları,
Toplumsal Cinsiyet
[1] Folke, C. (2006). Resilience: The emergence of a perspective for
social–ecological systems analyses. Global Environmental Change, 16(3),
253-267.
[2] Durmaz E. A., Akgün G., Avcı E. (2021). Dayanıklı Kentler Rehberi,
Yereliz. (Erişim Linki:
http://yereliz.org/wp-content/uploads/2021/01/Dayanikli_Kentler_Rehberi_9ocak-dijital.pdf.
Erişim Tarihi: 27.01.2022)
[3] Adger, W. N. 2000. Social And Ecological Resilience: Are They Related?,
Progress In Human Geography 24, 347–364.
[4] Lefebvre, H. (2016). Mekanın Üretimi. SEL Yayıncılık 4. Basım.
[5] Oğuz M., Atatimur N. (2008). Kent ve Kadın. Kültür ve Siyasette
Feminist Yaklaşımlar. Sayı:6. S.:126-144.
ISBN:1307-0932 (Erişim
Linki: https://www.researchgate.net/publica-
tion/340022903_Kent_ve_Kadin. Erişim Tarihi:
17.01.2022) [6] Baykan A. D. (2015).
Yerel Yönetimler İçin Kadın Dostu Kent Planlaması ve Tasarım İlkeleri Kitabı.
ISBN 978-605-65874-0-5. Ankara (Erişim Linki:
http://www.kadindostukentler.com/content/docs/kadin-dostu-kent-planlamasi.pdf.
Erişim Tarihi:
02.04.2022