İşletmelerin Kaçınılmaz Yolculuğu Dijital Dönüşüm, Işıl Mendeş Pekdemir, Editör, Beta Basım Yayım Dağıtım, İstanbul, ss.31-80, 2019
18. yüzyılda buhar makinesinin keşfiyle birlikte makineleşme başlamış (endüstri 1.0), 19 yüzyılda bilimsel yönetim yaklaşımları temelinde seri üretim sistemleri ortaya çıkmış (endüstri 2.0) ve 20. yüzyılda bilişim teknolojileri üretim entegrasyonu sağlanarak otomasyon sistemleri geliştirilmiştir (endüstri 3.0). Son olarak 21.yüzyıl itibariyle; büyük veri tabanlarından alınan bilgilerin siber fiziksel bir üretim sistemine girdi olarak dahil edileceği, üretim hattının tamamen otonom robotlardan oluşacağı ve üretim sistemlerindeki tüm nesnelerin birbiriyle iletişim halinde olacağı, bu nesnelerin üretimi başlatıp sonlandıracağı hatta karar almada da etkili olacağı bir sistemden bahsedilmektedir. Almanya’da ve birçok diğer ülkede Endüstri 4.0 olarak adlandırılan bu sistem, Amerika’da akıllı üretim, Japonya’da “Innovation-25” ismi ile adlandırılmaktadır. Son derece kompleks olan bu sistem nasıl bir örgüt yapısı gerektirmektedir? İnsan bu örgüt yapısında var mıdır, varsa neresinde olmalıdır?
İnsanın tasarladığı ancak sonra içerisine dahil olmadığı bir sistem olarak açıklanan Endüstri 4.0, robotik, bilişsel bilimler, psikoloji ve iletişim gibi çeşitli disiplinler temelinde geliştirilmesi gereken bir süreçtir. Özellikle ikinci endüstri devrimiyle birlikte insanın üretim sistemindeki yeri sorgulanmaya başlanmış ve ergonomi disiplini ile birlikte, bu alan insanı endüstrideki gereklilikler çerçevesinde incelemiştir. Üçüncü endüstriyel devrimde; insan-makine etkilieşiminin bir alt alanı olan “insan-bilgisayar etkileşimi” kavramı ortaya çıkmış ve bu alan insanların bilgisayar tabanlı sistemleri kullanma konusundaki tutumları yönünden incelemiştir. Bu dönemde özellikle yeni teknoloji ve sistemlerin insanlar tarafından kabulünü sağlamak odaklı birçok çalışma yapılmıştır. Dördüncü endüstriyel devrimin ise, insanı inceleyeceği kapsam net olarak belli olmamakla birlikte, bu alandaki araştırmacılar iki farklı fikirde birleşmektedir. Bir kısmı insanın üretim sistemlerindeki bugünkü yerine akıllı sistem/robotlar geçeceğinden dolayı- insana ihtiyaç olmadığını, diğer bir kısmı ise sistemin çalışmasından sorumlu insanların yeni yetenekler kazanarak üretim sistemine dahil olacağını iddia etmektedir. Bu ikilem göz önünde bulundurularak, bu bölümde, öncelikle bu dönüşümde etkili olabilecek bireysel ve organizasyonel faktörlerden ve çalışanların dijital dönüşüme adaptasyonundan bahsedilmiştir. Daha sonra endüstri 4.0 kapsamında insanın alabileceği roller temelinde; insan-makine etkileşiminin alt alanı olan “insan-bilgisayar etkileşimi” ve “insan-robot etkileşimi” irdelenmiştir. Son olarak, “insan-nesnelerin interneti entegrasyonu” kavramı önerilmiş ve açıklanmıştır.