Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi, sa.136, ss.15-18, 2011 (Hakemsiz Dergi)
Ateş, insanın
dünyasına ne zaman girmiş, nasıl girmiş, insan ateşle nasıl ve ne zaman
tanışmıştır? Bunu bilmek tabii ki mümkün değil. Ancak bir şey var ki, işte onu bilmek
kolay: İnsan ateşle aydınlanmış, ateşle ısınmış, ateşle korunmuş, ateşle güvende
olmuştur. Bu şekilde ateş, insan varoluşunda temel bir konum kazanmıştır.
Ateşle ilk defa karşılaşan insanın halini hayal etmek mümkün değil. Öncelikle
şaşırmıştır, hayran olmuştur, korkmuştur, onu nereye koyacağını ve nasıl
koruyacağını düşünmüştür. Materyalist yaklaşım biçimleri, yıldırım düşmesi ve
beraberinde oluşan yangınların, insanda inanma duygusunu oluşturduğunu
söylerler. Bu yoruma göre insan kapıldığı korkudan ötürü ateşe, yıldırıma,
volkana, dağa tapınmaya başlamıştır.
Kutsal
kitaplarda “ateş motifi” de önemli bir yer tutar. Bunlardan bazı örnekler
verebiliriz: İblis, kendi doğasının ateş olduğu gerekçesiyle özü toprak olan
insan karşısında kibirlenmiş, Tanrı’nın insana secde etmesi yönündeki emrini
yerine getirmemiştir. Kuran’daki bu anlatım, insanın yeryüzündeki varoluş
öyküsüne de güçlü bir şekilde atıfta bulunur; zira o düşüş ve kötülük sorununu
açıklayabilecek bir açılıma sahiptir. Bir başka haber, Hz. İbrahim’e
ilişkindir. Nemrut, ondan kurtulmak için ateşte yakılarak öldürülmesini ister. Ateş
İbrahim’e “selamet” olur. Böylece kötülük bir kez daha ateşle birlikte kutsal
bir ifadeye kavuşur. Ateş, bir terbiye ve arınma unsurudur. “Cehennem”, insanın
diğer insanlara ve insanın bizzat kendisine yaptığı kötülüğü açıklayan bir
motiftir. O, bir hatırlatma ve uyarıdır: Kardeşini sev, yeryüzünde iyiliğin
dilini konuş, kendine kötülük etme! İnsanın doğal ve yabanıl dili, cehennemin
harı karşısında, madenlerin eriyerek bir biçime kavuşması gibi dönüşerek iyiliğin
dilini konuşmaya başlar. “Bir arınma kurnası olsa gerek cehennem” diyen şair,
ateşin terbiye edici yönüne işaret eder. Zerdüştlük inancında da, “ateş”,
inancı tanımlayan öğelerden biridir. O, kötülüğü, karanlığı aydınlatarak
bilincin yolunu aydınlık kılar.