Ölümcül Hastalık: Umutsuzluk


Creative Commons License

Taşdelen V.

Başka Psikiyatri ve Düşünce Dergisi, sa.2, ss.172-189, 2009 (Hakemsiz Dergi)

Özet

Bu makalede umut ve umutsuzluk, gündelik kullan›mlar›n›n d›fl›nda,

farkl› bir anlamda ele al›nacakt›r. Zira Kierkegaard umutsuzlu¤u,

gelip geçici bir ruh hâli olarak de¤il, bir benlik sorunu olarak ele almaktad›

r. Kierkegaard umudu ve umutsuzlu¤u, iman, ölüm ve ölümsüzlük

kavramlar›yla iliflkilendirmektedir. Ölüm ve ölümsüzlük; sadece

bir sanat, bilim, din ve felsefe sorunu olarak de¤il, bizzat her bir bireyin

kendi varoluflunda bulgulad›¤› bir “öznel sorun”, bir “kendi olma”

sorunu olarak, tarihin her döneminde varl›¤›n› korumufltur. Bu da gayet

do¤al bir fleydir. Zira hayat› ve ölümü, bizzat her bir birey kendi

içinde, kendisini de onlar›n içinde hissetmifltir. ‹nsan ölümü düflünmüfltür

ve bu kendisine zor gelmifltir. Hayata en güçlü ba¤larla ba¤l›

oldu¤u anlarda bile, ölümlü olmak duygusu güçlü bir rüzgâr gibi esmifltir

iç âleminde. fiairler, yazarlar, sanatç›lar, din adamlar›, filozoflar;

hayata ve ölüme bir yorum getirmeye çal›flm›fllard›r. Ama hiçbir düflünce

“sorun”u çözememifltir. Zira ölüm, insan›n düflünceleri ile kendisinden

kurtulabilece¤i bir “problem” de¤ildir. Ölüm bizzat kiflisel

olarak yaflanmas› gereken bir durumdur.