Sözlü Geleneğin Bir Öğesi Olarak Nasreddin Hoca Fıkraları


Creative Commons License

Taşdelen V.

Bilim ve Aklın Işığında Eğitim Dergisi, sa.104, ss.15-30, 2008 (Hakemsiz Dergi)

Özet

Halk arasında yaygın şekilde anlatılan, dinlenen ve benimsenen deyimler, atasözleri, fıkralar, türküler, ninniler, masallar, ağıtlar, destanlar vardır. Onlar zaman içinde yazıya geçirilmiş olsalar bile, kaynak olarak sözlü geleneğe aittirler. Bu metinler, çoğu kez kaynağı bilinmeyen anonim deyişlerden, söylenti ve rivayetlerden oluşurlar. Onları sıradan söylentilerden ayıran ve unutulup gitmekten alıkoyan özellik, yaygın şekilde kullanılmaları ve sahip oldukları yoğun nükte, öğüt, his, fikir içerikleri ile taşıdıkları eğitimsel, düşünsel değerdir. Onlar kitaplarda değil, halkın belleğinde yaşarlar. Bu özgül konumlarını yitirdiklerinde, yazı ile kayıt altına alınmış olsalar bile, halkın yaşantısındaki yerlerini de kaybederler; anlatılmaz ve söylenmez olurlar. Sözel metinler günümüzde de halkın kendi kendisini eğitmesinde, eğlendirmesinde, güldürmesinde ve düşündürmesinde önemli bir yere sahiptir.

Sözlü Gelenek ve Eğitim başlıklı bir tasarının ikinci çalışması olan Nasreddin Hoca fıkraları, “Sözlü Geleneğin Bir Öğesi Olarak Nasreddin Hoca fıkraları” ve “Nasreddin Hoca fıkralarının Eğitimsel İmaları” olmak üzere iki makaleden oluşacaktır.  Bu ilk makalede şu sorular sorulacak ve cevapları aranacaktır: Nasreddin Hoca Kimdir? Hayatı ve Fıkraları arasında nasıl bir ilişki vardır? “Nasreddin Hoca Fıkraları” terimi ne anlama gelir? Nasreddin Hoca fıkraları canlılığını nasıl korur? Nasreddin Hoca fıkralarının özellikleri nelerdir?