FOLKLOR/EDEBİYAT, cilt.19, sa.74, ss.217-224, 2013 (Hakemli Dergi)
ÖZET
Ebüzziya Tevfik’in on
bir senelik bir dönemi anlatan Yeni Osmanlılar Tarihi adlı eseri, 1865’de
kurulan Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin üyelerini, amaçlarını, faaliyetlerini,
dönemin sosyal, politik, kültürel ve edebi olaylarını, bu olayların içinde yer
alan kişileri ve yazarın sürgün hatıralarını içermektedir. Yeni Osmanlılar
tarihinin anlatıldığı bölümlerde Ebüzziya Tevfik hikâyenin içinde çok fazla yer
almaz, o daha çok anlatıcı konumundadır. Çünkü ne Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin
kuruluş aşamasına ne de Avrupa’daki sürgün hayatlarına tanıklık edebilmiştir.
Hikâyesini duyduklarından, öğrendiklerinden, okuduklarından yola çıkarak
kurgular –metinde bunun izleri vardır. Ancak ilginç olan “o veya onlar”ı
anlatırken yazarın olayın içine kendisini katma çabasıdır. Bu bir anlamda şunun
sorgulanmasıdır: Tarih nerede başlar ya da biter, diğer taraftan benim hayatım
nerede başlar ve biter? Kısacası hayatım ve tarihim ayrışabilir mi? Ya da
hayatım ve tarihim ayrışacaksa bunu nasıl yapabilirim? Burada hatıra yazarının
tarih ve tarihçiyle yakın ilişkisi kendini göstermektedir. Hatıra yazarı da
tarihçi de konusunu geçmişten alır. Ancak bunların eserlerini meydana
getirirken uyguladıklar metodlar aynı olmadığı gibi eserlerini oluşturma
kaygıları da farklıdır. Ebüzziya
Tevfik’in metninden yola çıkarak bu farkları ortaya koymak mümkündür. Buradan
yola çıkarak bu makalede şu soruyu cevaplamaya çalıştık: Ebüzziya Tevfik Yeni
Osmanlıların tarihini mi ve/veya kendi tanıklıkları, izlenimleri ve gözlemleri
çerçevesinde kişisel tarihini mi kaleme almıştır?
Anahtar sözcükler: Türk
edebiyatı, Hatırat türü, Ebüzziya Tevfik, Yeni Osmanlılar Tarihi.