Hece, sa.202, ss.93-104, 2013 (Hakemsiz Dergi)
Platon
ve Aristoteles, eğitimi, yasaların anlaşılması ve düzenin sağlanması açısından
gerekli görmüş, vatandaşı da yasayı ve toplumsal düzeni özümsemiş biri olarak
düşünmüşlerdi. Evrendeki düzenin (kozmos)
toplumsal hayattaki karşılığı olan yasa, eğitimle oluşan ve eğitimle anlaşılan bir
sistemdir. Toplumsal düzenin oluşmasında, siyasetin işlerlik kazanmasında, eğitim,
birinci derecede etkilidir. Buna göre ancak eğitimli insanlar vatandaşlık
bilincine sahip bireyler olarak erdeme uygun davranışta bulunabilirler. Bu
şekilde birey, toplumla, toplumsal kurallarla bütünleşerek, bir erdem ve düzene
doğru ilerler. Benzer şekilde tekhne’nin
içerik alanından birini oluşturan sanat da, gerek insan eğitiminin bir parçası,
gerekse insan duygularının doğrudan ifadesi olarak toplumsal düzen ve bireysel
erdem açısından ele alınmıştır. Platon, sanatsal üretimin farklı türden, insan
ruhu üzerinde etkiye sahip bir üretim olduğunu fark ettiğinden, onu, temelini
kavranılabilir evrende (kosmos noetos)
bulan, bu yönüyle “ilâhî” bir niteliğe sahip olan yasaların düzenini
bozmayacak, hatta bu düzenin ideal şekilde hayata katılmasına katkı sağlayacak,
yasalara aracılık edecek şekilde tasarlamıştır. Bu yaklaşıma göre, aynı
şekilde, insanın sanatla olan ilişkisinin ölçütü, toplumsal düzen (yasa) ve ahlâksal
değer (iyi)’dir. Bunun dışında, sanat, bir taklit olarak, kendi başına ne
epistemolojik, ne de ontolojik bir öz-değere sahip olabilir. Bu anlamda, Platon,
sanatın iktidarla olan ilişkisini teorik anlamda ilk hisseden kişilerden biri
olmuştur.