Hece, sa.188, ss.8-22, 2012 (Hakemsiz Dergi)
“Medeni insan”, “medeni ulus”, “medeniyetin
beşiği”, “medeniyet adına”, “medeni cesaret”, “medeni hal” gibi içinde
medeniyet kavramının geçtiği ifadeleri günlük hayatta sık sık kullanırız. Bu
ifadelerden de anlaşılacağı üzere, medeniyette bir ideal vardır. Medeniyetin,
insanı bir üst kimliğe, bir değerler alanına, ileri bir hedefe doğru taşıyacağını
düşünürüz. Buna göre “medeni” olmak, bir insan için iyidir. Bir toplum için “medeniyet
halkası” dâhilinde yer almak, arzu edilebilecek bir şeydir. Medeniyeti
oluşturan bilim, sanat, felsefe, hukuk, adalet, eğitim, mimari, insan hakları, ileri
refah seviyesi gibi evrensel değerleri üretebilmek, önemli bir göstergedir. Medeniyet
kendi özünde her zaman bir iyiliği ve iyimserliği taşır. O, yeryüzünün tinsel
birikimini, ürettiği yüce değerleri yansıtır. İnsanlığın ayrıştığı değil,
birleştiği noktaya işaret eder.
Akdeniz, Ege, Asya, Mezopotamya,
Ortadoğu, Güney Amerika gibi coğrafyayı; Yahudi, Hıristiyan, İslam gibi dini
temele alan medeniyet tasnifleri söz konusudur. Hint, Çin, Mısır, Sümer, Yunan,
Roma, Osmanlı gibi, toplumların tarih içindeki etkinlik ve etkililiklerini
dikkate alarak yapılmış tasnifler de vardır. Kuşkusuz bu sınıflamalarda, temel öncül önemlidir. Eğer medeniyeti coğrafyanın
oluşturduğuna inanıyorsak, o zaman coğrafi bölgelerin özelliklerine göre
medeniyet havzaları oluşturabiliriz. Eğer dini inanışları temele alıyorsak, Yahudi medeniyeti, Hıristiyan
medeniyeti, İslam medeniyeti gibi tasnifler ortaya koyabiliriz. Ekonomik
temelli bir sınıflama yapacak olursak, toplumları kalkınmışlık düzeylerine göre
sınıflandırabiliriz.
Bu sınıflamaların her
birinden bir değil, birçok medeniyet biçimi ortaya çıkar. Ne var ki, bu çoğul
yapı, medeniyet kavramının işaret ettiği, kültür ve inanışlar üstü birliği
ortaya koymaz; insanlık tözü, insanlık değerleri temelinde bir birleşim halkası
oluşturmaz. “Medeniyet: İnsanlığın Ortak Dili” başlığını taşıyan bu makalede,
medeniyetin, bir üst değer ve kimlik olduğu görüşünden hareket edilerek onun kültürlerden
türeyen, fakat kültürler üstü kalan yapısına dikkat çekilecektir. “Bu üst değeri
ortaya çıkaracak şekilde kapsayıcı bir kültür sınıflaması ve analizi
yapılabilir mi?” sorusu da makalenin ele aldığı sorunlar arasında yer
alacaktır.