Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, cilt.21, ss.103-123, 2011 (Hakemli Dergi)
Felsefe ve edebiyat, insanın kendi varoluşunu açığa
vurduğu, görünür ve algılanır kıldığı iki farklı ifade alanıdır. Onlar
birbirinden farklı alanlar olmalarına karşın benzeştikleri, kesiştikleri ve
birbirlerine karıştıkları noktalar da vardır. “Edebiyattaki felsefe” edebiyatın
felsefeye, “felsefedeki edebiyat” ise felsefenin edebiyata yaklaştığı noktalara
atıfta bulunan ifadelerdir. Felsefe ve edebiyat, insanî bütünlüğü yansıtır.
Onlar aynı insanî varoluş alanında bulunurlar; bu nedenle aralarında ontolojik
bir bağ, uyum ve eğilimin olduğunu söylemek, bir karşıtlığın olduğunu
söylemekten daha uygun görünüyor.
Edebiyatın felsefeye eğilim duyması, öncelikle kendi
mantığı ve sistematiği içinde kavramsal bir nitelik kazanması, “felsefileşmesi”
demektir. Edebiyattaki felsefe “tip”, “metafor”, “imge” ve “tema” kavramlarında
ortaya çıkar. Edebi eserin yapısının oluşumunda bu öğelerin önemli yeri vardır.
Tip kavramı tekil bir yaşantıyı genel ve kapsayıcı bir kategoriye
dönüştürürken, metafor kavramı söyleyiş biçiminde sağlanan kolaylık, esneklik,
sanatsallık, anlam ve ifade gücü ile ilgilidir. İmgelem ve tema kavramlarında
da aynı durum söz konusudur. Dolayısıyla her edebiyat eserinde güçlü ya da
zayıf kavramsal bir yapı vardır. Bu yapı değerli madenler gibi kimisinde
toprağın derinliklerinde, kimisinde yüzeyinde bulunur. Her iki durumda da
ancak, belirli bir inceleme ve kazıyla ortaya çıkarılabilir. Bu demektir ki,
uygun bir yöntem bulunduğu takdirde edebi dilin felsefi dile, felsefi dilin de
edebi dile çevirisi yapılabilir. “Felsefedeki edebiyat”a da, yine aynı
koridordan ulaşılabilir; metaforlar,
imgesel, tipselleştirici, betimleyici ve öyküleyici anlatımlar,
felsefedeki edebiyata örnek olarak gösterilebilirler.
Felsefe ve edebiyat arasındaki ayrım genellikle
“tikel” ve “tümel”, “kavram” ve “betimleme” konuları etrafında şekillenir. Ama
kimi durumda tikel tümelleşir, betimleme kavramsallaşır; edebiyat felsefeye,
felsefe de edebiyata eğilim duyar. Bu makalede, edebiyat ve felsefe arasındaki
ilişkinin doğasını bir ölçüde aydınlatacak olan theoria ve praxis ilişkisi
üzerinde durduktan sonra, “edebiyattaki felsefe” ve “felsefedeki edebiyat”ın ne
olduğu, bu bağlamın nasıl, ne şekilde ve hangi kanallarla oluştuğu konusu ele
alınacaktır.