Başka Psikiyatri ve Düşünce Dergisi, sa.3, ss.189-201, 2009 (Hakemsiz Dergi)
Şöyle bir göz gezdirdiğimizde, atasözlerimizde, gündelik ifade ve deyimlerimizde geleneksel iletişim biçimimize ilişkin ipuçlarına rastlayabiliriz. Konuşmanın değil susmanın erdemini öne çıkaran toplumsal bilincimiz, gençlerimize farklı ifade biçimleri sunar. Simgesel şeylerdir bunlar. Örneğin genç kız, duygularını ifade etmek için uzun ve meşakkatli bir yol dener: kilim dokur. Kilimlere, nakışlara yansıtır duygularını. Böylece kilim, susku halinde söylenmiş bir söze, bir temenniye dönüşür. Delikanlı, babasıyla olan iletişimsizliğini susarak gidermeye çalışır. Sükût, kendi ruh hali içinde “evet” deme, kendi hayatı hakkında verilen bir kararı onaylama anlamına gelir. Söz gümüştür, sükût altın. Şair, konuşmayı öğrenmeden susmayı öğrendiğinden yakınır.
Susmanın da, en az konuşmak kadar, hatta konuşmaktan daha derin anlamlar taşıdığı iletişim durumları vardır. Susmayı öğrenmek, konuşmayı öğrenmekten daha zor ve daha sabır isteyen bir iştir. Suskunun, kendi bağlamı ve ruh hali içinde bir iletişim biçimi olduğu açıktır. Öyle ki, kimi durumlarda, konuşmanın başaramadığını suma başarabilir. Susku da kimi zaman acı, kimi zaman tatlı bir iletişim biçimidir. Ama her zaman baştan sona örtük bir anlam taşımaz; anlamsızlığı, boşluğu imlediği durumlar da vardır. Susku, insanlar arasındaki iletişimi kuramadığı zaman, çözümsüzlük, gerilim ve öfke üretir. Onda kendi halini anlatmak ve başkalarının haline kulak vermek söz konusu değildir. Susku bir iletişimsizlik biçimine, bir tür ötekini yok saymaya dönüştü mü, yıkıcı, kaba ve vahşi bir tutum haline gelir. Bu, şiddettir: evdeki, okuldaki, sokaktaki, işyerindeki, stadyumdaki şiddet. Ve şiddet ileri düzeyde iletişim sorunu yaşayanların iletişim biçimidir.
Kuşkusuz şiddetin pek çok boyutu vardır. Ama bunlardan en önemlisi “iletişimsizlik sorunu”dur. “Şiddet Kültürü ve Eğitim”1 başlıklı makalede, şiddetin ne olduğunu ve nereden kaynaklandığını irdeledikten sonra, okullardaki şiddeti önleyici çalışmalara yönelik önerilerde bulunulmuştu. “İletişim dersi” bunlardan biriydi. Sıralanan diğer öneriler de kişiyi eninde sonunda kendisi, çevresi ve insanlık değerleri ile iletişime geçirecek etkinlikler kapsamında yer alıyordu. Bu makalede ele almak istediğim sorun, bir iletişimsizlik biçimi olarak şiddetin ne olduğu konusudur.