RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, sa.33, ss.223-245, 2023 (Hakemli Dergi)
Ana
dili olarak Türkçenin ölçülmesi ve değerlendirilmesi maddenin kendisi ve
maddeye yönelik katılımcı tepkilerine odaklı bir yaklaşımla sürmektedir. 21.
yüzyılda Türkçenin ölçülmesi ise MEB ve ÖSYM öncülüğündeki testler yoluyla
gerçekleşmekte ve aynı yaklaşımla paydaşlar tarafından yürütülmektedir. Bununla
beraber Dünya’da maddeye tepki sürecinin ekolojik arka planının araştırılması
ehemmiyetini giderek artırmaktadır. Madde tepki sürecinde madde ile karşılaşan
katılımcı, tepkisinde arka plandaki kompleks bir ekolojik örüntüden
etkilenmektedir. Dolayısıyla ilgili örüntünün geçerlilik araştırmalarına dâhil
edilmemesi tablonun sınırlı görülebilmesine ve ölçme sonuçlarının eksik
yorumlanmasına neden olmaktadır. Madde yanlılığı araştırmalarının mühim bir
parçası olan diferansiyel madde fonksiyonunu belirlemeye yönelik çalışmalar bu
noktada umut vermektedir. Buradan hareketle Türkçenin ana dili olarak
ölçülmesindeki kısıtlı yaklaşımlara da karşılık 3 adımda bu çalışma
şekillendirilmiştir. Birinci adımda ana dili olarak Türkçenin ölçülmesi ve
değerlendirilmesine yönelik bir çerçeve sunulmuştur. İkinci adımda madde tepki
sürecinin ekolojisi tartışılmıştır. Üçüncü adımda kompleks arka planın keşfi
için diferansiyel madde fonksiyonu araştırmalarından potansiyel bir çözüm
olarak Zumbo ve diğerleri (2015) tarafından geliştirilen ekolojik model
tanıtılmıştır. Son aşamada ise kurum bazında MEB ve ÖSYM başta olmak üzere
madde yazarları, araştırmacılar ve politika yapıcılar için tavsiye ve teklifler
sıralanmıştır. Tartışmanın çıkarımından hareketle ana dili olarak Türkçenin
ölçülmesi ve değerlendirilmesinde ekolojik yaklaşımın ve ekolojik modelin geçerlilik
araştırmaları için büyük bir potansiyel taşıdığı söylenebilir. Dolayısıyla
Türkiye’nin ölçme ihtiyaçlarına uygun olarak ekoloji tabanlı bir perspektifin
Türkçenin ana dilinde ölçülmesine adapte edilmesi gerekmektedir. Böylece Türkçe
dersi öğretim programının ölçmeye ve değerlendirmeye yönelik yaklaşım
ihtiyacının karşılanması mümkün olacaktır.
The
measurement and evaluation of the Turkish language continue with an approach
focused on the item and participant responses. In the 21st century,
the measurement of Turkish is being made through tests led by ÖSYM and is
carried out by stakeholders with the same approach. However, a new framework on
the ecological background of the item-responding process is increasingly
important worldwide. From this point of view, the respondent is affected by a
complex ecological background reflected in the item response process.
Therefore, leaving the relevant pattern outside of assessment design and
validity studies gives only a limited view of test results and can cause the
misinterpretation of measurement findings. Literature on differential item
function, an important part of item bias research, gives hope at this point. In
response to the approaches to measuring Turkish as a first language (i.e.,
native language or mother tongue), this study was shaped in 3 steps. The first
step presented a framework for measuring and evaluating Turkish. In the second
step, the ecology of item responding was discussed. Afterward, the ecological
model developed by Zumbo et al. (2015) is introduced as a potential solution
for discovering the complex background. Finally, the discussions and proposals
for researchers interested in the analysis technics, item developers, and
policymakers, especially for ÖSYM, were provided. Based on the inferences, we
may conclude that the ecological approach and ecological model offer
significant promise for validity studies in the measurement and evaluation of
Turkish. Therefore, by Turkey's measurement needs, an ecology-based perspective
should be adapted to the measurement of Turkish in the mother tongue. Thus, it
will be possible to meet the need for an approach to the measurement and
evaluation of the Turkish lesson curriculum.