Yaratıcı Endüstriler: Güncel Pratikler ve Örgütsel Yapı


Creative Commons License

Gezer B., Kerimoğlu E.

Diğer, ss.10, 2017

  • Yayın Türü: Diğer Yayınlar / Diğer
  • Basım Tarihi: 2017
  • Sayfa Sayıları: ss.10
  • Yıldız Teknik Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

‘Yaratıcı Endüstriler: Güncel Pratikler ve Örgütsel Yapı’ başlıklı yazı, İTÜ Bölge Planlama Y. Lisans programı 2017 bahar dönemi ‘Bölgesel Gelişme ve Yaratıcı Sektörler’ dersi kapsamında, dersin çıktısı olarak hazırlanmıştır. Bilgi ekonomisi ile ilişkili olarak, bölgesel ve kentsel ekonomi ekseninde kavramsal bilgilerin verilerek tartışmaların yapılmakta olduğu ders kapsamında 2017 bahar dönemi başlangıç olmak üzere, dersin kavramsal boyutunun mümkün olabilecek düzeyde uygulama ve sektör pratikleri ile ilişkilerin kurulabileceği bir düzene ve tartışma platformuna taşınması, öğrencilerin sektör, sektörün aktörleri ve güncel gelişmeleriyle tanışması hedeflenmiştir. Belirlenen ‘yaratıcı endüstrilerde örgütlenme’ konulu dönem ödevi, bu hedef paralelinde yürütülmüş, ilişkili literatür ve alan araştırmalarından sonra, örgütlenme biçimleri; endüstriye katkı yaptığı düşünülen ortak çalışma alanları (co-working spaces), kolektifler, platformlar, inisiyatifler, sosyal medya ve proje temelli örgütlenmeler, kurumsal çatı örgütlenmeleri, geleneksel endüstrilere ilişkin yapılar özelinde incelenmiş ve yüz yüze çeşitli görüşmeler yapılmıştır. Dersin sonuç ürünü olarak 26 Mayıs 2017’de ‘Yaratıcı endüstriler: güncel pratikler ve örgütsel yapı’ başlıklı panel düzenlenmiş ve bu yazı hazırlanmıştır. Ders kapsamında yukarıda belirtilen dönem boyunca yürütülen tüm çalışmaların amacı, yaratıcı endüstrilerde örgütlenmenin önemine katkı yapmak ve tüm ilişkili akademik çalışmalar yapan akademisyenler-araştırmacılar, uygulayıcılar ve sektör ilgilileri için faydalı ve dinamik bir tartışma platformu yaratmaktır. 

Yaratıcı Endüstriler: Güncel Pratikler ve Örgütsel Yapı

Pek çok uluslararası kurum tarafından yayınlanmış rapor yaratıcı endüstrilerin önemine vurgu yapmaktadır (DCMS, 2001; 2015, UNCTAD, 2004; 2008; 2010, OECD, 2006; 2014, UN-UNDP-UNESCO, 2013). Birleşmiş Milletler çeşitli yayınlarında sosyal, kültürel ve ekonomik faydaların bütünleştiği sektörler olarak; yaratıcı endüstrileri ülkelerin ekonomik büyümesinin temel kaynağı, işgücü yaratan ve ülkelerin küresel ekonomiye katılımını arttıran temel eleman olarak kabul etmekte, yaratıcı ekonomiyi ise sosyal içerme, kültürel çeşitlik ve insan kaynağı gelişimini teşvik eden bir model olarak tanımlamaktadır (UN, 2004). Yaratıcı endüstriler, ekonominin dinamik sektörleri olarak, katma değer, işgücü ve ihracat büyümesine pozitif etki yapmaktadırlar. Yaratıcı ürün ve hizmetler üretmek üzere yetenekli işgücü ve girişimciliği harekete geçirmeleri bakımından kent, bölge ve ülke ekonomileri için özel önem taşımaktadırlar.

Yaratıcı ekonomi tüm ekonomik düzen içerisinde farklı pek çok sektör ile ilişkili olan çok boyutlu bir yapıya sahip olduğundan, büyüme ve gelişimi için politikalar üretmek ekonomik kalkınmadan, yerel ve uluslararası yatırımlara, teknoloji ve komünikasyona, sanat, kültür, turizm, sosyal refah ve eğitime kadar pek aktörü kapsamaktadır (UNCTAD, 2008). Yaratıcı endüstrilerin yereldeki varlığı ve gelişimi, büyük ölçüde yerel politikaların, dinamiklerin ve kültürün kapasite ve kabiliyeti ile ilişkilidir. Gerek sosyal gerek kurumsal temelli sektör ağları ve örgütler (örgütsel yapı) yerele göre şekillenen kapasite unsurları olarak yerel özelliklerin anlaşılması adına dikkate alınmalı ve değerlendirilmelidir.

Yaratıcı endüstrilerin, kent, bölge ve ülke ekonomilerine katkısı, önemi, kentler ve kent parçaları üzerindeki olumlu etkileri konuya ilgi duyanlar açısından ‘yaratıcı ekonomiler’, ‘yaratıcı endüstriler’, ‘yaratıcı sınıf’, ‘yaratıcı kent’ vb. pek çok başlık üzerinden takip edilebilir.

Bu yazının amacı, yaratıcı endüstrilerde kar amacı gütmeyen, sosyal ve kurumsal temelli örgütsel ağların ve ilişkili olarak sosyal ve kurumsal sermaye kapasitelerinin yereldeki öneminin anlaşılmasını sağlamaktır. 


Yaratıcı endüstrilerde ağlar (networks), disiplinlerarası sosyal ve kurumsal ilişkilerin kurulması ve işbirlikleri için çok değerli bir fırsattır. Yaratıcı süreçler bilindiğinin aksine, disiplinlerarası bilgi ve deneyim paylaşımı ile işbirlikleri gerektirmektedir. Ağ oluşturmak (networking) söz konusu işbirliklerinin oluşumuna fırsat sağlamaktadır. Yaratıcı endüstrilerin büyüme ve gelişimini sağlayan temel araç olarak inovasyon da işbirlikçi ve disiplinlerarası olmayı gerektirmektedir. Örgütsel ağlar oluşturmak yine tekrarlamak gerekirse, inovasyonda bütünleşmek için de hayati bir fırsat yaratmaktadır.  Ağların, ulusal ve bölgesel düzeyden ziyade yerel ölçekteki varlığı yaratıcı endüstrilerin gelişimi için daha önemlidir, çünkü ağların bilgi ve deneyim paylaşımı, işbirliğine dayalı öğrenme ve sosyal ve kurumsal işbirlikleri için fırsat yarattığı günümüzde tartışmasız kabul edilen bir gerçektir. Tüm bu fırsatlar modern ekonomilerin gelişimi için olmazsa olmaz koşullardır. Ağların etkilerinin ölçülmesi oldukça zor olmakla birlikte, sektörle ilişkili yapılan araştırmalar pozitif katkılarını ortaya koymaktadır (EKOS, 2014). Ağların, yaratıcı endüstrilerin gelişimi üzerindeki pozitif katkıları ortaya konmuşken, söz konusu yapılanmaların varlıklarını sürdürebilmeleri çoğunlukla kamu desteği almaları ile mümkün görünmektedir. Kamu sektörünün yaratıcı endüstri örgütlenmelerine finansal destek sağlaması, onların organizasyon kapasitelerini geliştirebilmeleri ve yeni modeller yaratabilmeleri bakımından oldukça önemlidir. Bu durum, söz konusu yapıların sürdürülebilir ve aktif olmalarını sağlayacak, bir bakıma sektörün kendi dinamikleri ile gelişimini ve beslenmesini destekleyecektir.

Diğer önemli bir konu, ağların yaratıcı endüstrilerin gelişimini pozitif yönde etkileyebilmesinin, kent, mahalle, kentsel alan, bölge vb. bulundukları yerel mekan ve toplum ile bütünleşmiş olması ile ilişkili olduğudur (EKOS, 2014). Ancak bu koşulda söz konusu yapılar yaratıcı endüstriler ve ilişkili ekonomik-sosyal ve mekansal gelişimi destekleyebilmektedir. Örgütsel ağlar, yaratıcı sektörlerin ve içinde var oldukları mekan ve topluluk/toplumun sesi ve yansımalarıdır, onlar için pek çok fayda sunmaktadırlar.

Etki alanını yaymayı başarabilen kurumsallaşmış örgütlenme yapılarının, sektörün tüm aktörlerini kapsayıcı ve bütünleştirici rol oynadıkları; katılımcı iş ortaklıkları sağlayarak sektörün işbirlikçi kapasitesini oluşturdukları; sektör ve kamu arasında güçlü bağlar oluşturdukları bilinmektedir (EKOS, 2014). 

 

Türkiye’de, İstanbul özelinde yaratıcı endüstriler odaklı ağ ve benzer örgütlenme yapıları incelendiğinde kent bütününü kapsayıcı yapılara rastlanmamaktadır. Dikkate değer oluşumların büyük çoğunluğunun kar amacı güden ‘şirket’ temelli yapılar olmakla birlikte, var oluş amaçlarının bu yazının konusu olan örgütsel ağlar ile kısmen kesiştiği söylenebilir. Proje motivasyonlu doğmuş olan yapılarla da birlikte söz konusu oluşumların, kurumsallaştırmaya çalıştıkları disiplinlerarası işbirlikleri, bilgi ve deneyim paylaşımı adına sundukları ortam ve fırsatların sektöre önemli katkılar sağladığı açıktır. Bu yazı, İstanbul’da yaratıcı sektörlerin örgütlenme kapasite ve kabiliyetlerinin anlaşılabilmesi ve var olan yapıların sektöre katkılarının değerlendirilebilmesi amacıyla hazırlanmış kısa bir değerlendirmedir. Bu kapsamda, endüstriye katkı yaptığı düşünülen ortak çalışma alanları (co-working spaces), kolektifler, platformlar, inisiyatifler, sosyal medya ve proje temelli örgütlenmeler, kurumsal çatı örgütlenmeleri, geleneksel endüstrilere ilişkin yapılar incelenmiş ve çeşitli görüşmeler yapılmıştır (bkz. teşekkürler).

Mevcut yapıların, ortak çalışma alanları ve ilişkili paylaşımlarla kendi ağ-iletişim listesi oluşturdukları ve kendi deyimleriyle kendi ‘komünite’ lerini yarattıkları görülmektedir. Söz konusu yapılar, çeşitli üyelik ve hizmet biçimleri ile üye veya müşterilerine temelde çalışma/ofis alanı sunmakta, düzenlendikleri geniş yelpazedeki (çalıştay- atölye- panel- seminer- sergi- sunum- yoga- sanat- sosyal farkındalık, girişimcilik eğitimi, mesleki eğitim ve etkinlikler) ücretli yada ücretsiz üyelere/herkese açık çeşitli sosyal ve mesleki etkinlikler ile ‘komünite’ lerini bir arada tutmaya, genişletmeye ve sürdürmeye çalışmaktadır. Bu yapıların, ‘karlılık’ ları kendi kuruluş biçim ve amaçlarına göre farklılaşmaktadır, bazıları elde edilen gelirleri kendi yapılarını sürdürebilmek, kurumsal, sosyal kapasitelerini geliştirmek ve güçlendirmek amacıyla kullanmayı amaçlarken, çoğunluğunun ticarileşmiş olduğu görülmektedir. İlave olarak, sosyal medyayı kullanarak örgütlenen yaratıcı endüstri ağlarının uluslararası temelli olduğu, İstanbul özelinde, yerel olarak organize ve etkin olmadığı söylenebilir. Diğer yandan, yaratıcı endüstrilerin gelişimi ve kapsamı için büyük önem taşıyan, ‘bilgi-teknoloji yoğun sektörler’ den ziyade  ‘yaratıcılık’ temelli olan geleneksel endüstrilerin (Hüsn-i hat, tezhib, minyatür, kat’ı sanatı, ebru, kalemişi, çini, kakma vb.) üretim ve örgütlenme biçimleri ile sektörün gereklerini yakalayabilme kabiliyet ve kapasite açısından oldukça ‘geleneksel’ kaldıkları anlaşılmaktadır. Farklı olarak, endüstriye katkısının tartışmasız kabul gördüğü ‘bilgi’ ve ‘inovasyon’ üretiminin temel araçlarından birisi olarak teknokentler ve üniversite içi destek yapılanmalarından söz etmek gereklidir. Bu yapılar, bu yazının kapsamındaki sektörün örgütsel ağları-örgütlenme biçimleri arasında sayılamasa da üniversite yapılanmalarını ve katkılarını anlamak önemlidir. 

‘Sanayiden bilgi ekonomisine geçişte makinaların gücü değil, bilgi ve bu bilginin transferiyle ekonominin büyümesi söz konusu. Burada da bilginin geleneksel olarak üreticisi olan üniversitelere büyük bir rol düşüyor. Araştırmak ve geliştirmekle birlikte bilgiyi üretmek ve yaymak üniversitelerin görevi. Bu zamana kadar, ekonomi dediğimizde, politika üretmekte devlet ön plandaydı. Bu çarklarda artık, üniversiteler ve sanayi ilave roller üstleniyor. Sanayi ve üniversite birlikte çalıştığı ölçüde güçlenecek. Üniversite, inovasyon yapabilecek, teknoloji geliştirecek, nitelikli öğrenciler yetiştirecek. Bu yüzyılın başına kadar bilim bilim içindi, ama şu an sanayiyle daha iç içe ve akademisyenlerin çalışmalarının topluma dokunabilecek hale gelmesi isteniyor. Zaten araştırma odaklı bir ekonomi olduğu için de üniversiteler ön planda’. İTÜ GİNOVA

İstanbul’da var olan yapıların oldukça yeni olduğu, aktif olarak özellikle 2015 yılından itibaren katkı sağladıkları görülmektedir.

Ortak kurulma amaçlarında, yaratıcı endüstrilerin gelişimi için özellikle yerelde temel gereklilik olan ve ağ/örgütlenme yapılarıyla kolaylaşan, ‘bilgi paylaşımı ve işbirliklerinin sağlanması’ nın yer aldığı görülmektedir. 

 

Kurumsal hayatın o istemediğimiz köşeleri, çerçevesi, dışarı çıkamadığın alanları, takım elbiseleri, kravatları, plazalarına karşıt, mantık, fiziksel ve fikir olarak ortak çalışma alanları bu dünyanın zıttı olan bir dünya yaratmak istedik. 
Gençlerle çalışalım, yaratıcı işler yapalım, farklı sektörleri tanıyalım, sadece ofis değil, etkinlikler, sosyal aktiviteler de olsun istedik.
Çünkü iş sadece kapalı bir alanı, ofisi kiralayıp orada çalışmak değil, bilgi-fikir alışverişi, ortak etkinlikler olmalı. Biz kendimizi sadece bir ofis olarak adlandırmak istemiyoruz. HABITA

Girişimler ve yürütecekleri projeler için bir kurumsal yapı oluşturmak ve bu kurumsal yapıya bir mekan bulmak istedik. LEVENTOFFICE

Atölye disiplinler arası bir inovasyon programı. Biraz proje evi gibi çalışıyor. Amacımız, farklı disiplinlerden gelen insanları bir araya toplayıp farklı projelerde birlikte çalışabilmeye yönlendirmek. Burası ortak bir çalışma alanı. ATÖLYE

Girişimci ve yatırımcıyı bir araya getirerek “Kendi işini kendi içinde çözebilen bir ekosistem” yaratmak istiyoruz. KOLEKTİF

Sosyal ve ekonomik anlamda farklılık yaratmak isteyen ve bu amaca yönelik olarak fikirler üreten insanları yani özellikle de sosyal girişimcileri küresel ağa sokarak her anlamda destek bulmalarını sağlamayı amaçlıyoruz. IMPACTHUB

İTÜ Çekirdek Start-up ve İTÜ Magnet skill-up. İTÜ-ARI TEKNOKENT

Enstitü birçok kaynaktan besleniyor, birçok farklı kaynak enstitü için konu, proje olabilir. Katma değer yaratmak önemli’ ‘yaratıcı olmak, kente ve çevreye bir değer üretmeyi amaçlıyoruz. ENSTİTÜ

İstanbul’da yaratıcı endüstrilerin gelişimine katkı sağlayan mevcut yapıların, örgütlenme biçimleri bakımından dünyadaki gelişmiş ekonomilerin var olduğu alanlardaki yaratıcı ekonomi kapsam ve gelişimi paralelindeki örgütlenme yapılarından finansman, sosyal ve kurumsal  yapı bakımından nitelik ve nicelik olarak farklı ve kısmen yetersiz olduğu söylenebilir. 

Üniversite dışında birisi mesela 30 yaşında, ben bir şey üreteceğim, bir fikrim var dediği zaman kimden fikir alıp danışacağı konusunda erişebileceği platformların sayısı çok az. HABITA 

Herkesin tutunduğu nokta farklı, biz insana yatırım yapıyoruz, proje evi gibi çalışıyoruz ve proje odaklıyız. Bir sürü projemiz var ve enerjimizi onlara harcamayı tercih ediyoruz. Henüz İstanbul’daki paydaşlarla böyle bir ortam oluşmadı ama oluşmayacak anlamına da gelmiyor’ ‘En büyük zorluk insanların bir arada uyum içinde çalışmaya ikna olması. En çok enerji sarf ettiğimiz kısım, güven ortamını oluşturmaya çalışmamız. ATÖLYE

Sektör olarak baktığımızda da bu tarz yapılanmalar yeni yeni oluşuyor ve hukuki veya resmi düzenlemeler de yavaş yavaş gelecek. O yüzden ileriki etaplarda tüm bu yapıların sesini duyuracak daha üst bir kuruma gerek duyulabilir. Şu an böyle bir sıkıntı yok ama belki ilerleyen zamanlarda olabilir. Haklarımızın savunulmasına ve birtakım yasal düzenlemelerin getirilmesine ihtiyaç duyulduğunda gelişecektir. ATÖLYE

Zanaat ihtiyacı karşılamak üzere yapılan sistematik bir üretim biçimini kapsamaktadır. Dolayısıyla o ihtiyaç bugün başka bir şekilde karşılanıyorsa artık o zanaata gerek kalmayacak mı sorusu oluşuyor. Bu da çok mühim bir sorunsal ve üzerinde durulup bir şeyler yapılması gerekir. Fakat bizim derneğimizin bu konuda henüz herhangi bir çalışma yapmışlığı yok ne yazık ki. İleride bununla ilgili çalışmalar yapmak da planlarımız arasında. Kültür Bakanlığı ile birlikte tüm Türkiye’nin sanat ve zanaat envanterini çıkarma projesi var. GELENEKSEL SANATLAR DERNEĞİ

Ancak, mevcut çaba ve oluşumlar sektörün geleceği açısından olumlu karşılanabilir,

var olan yapıların oluşturdukları platform ve ortamların sektörün ve sektör işgücünün önemine ilişkin farkındalığı ve motivasyonu artırdıkları; dünyadaki güncel gelişmelere ayak uydurabilmeleri bakımından öncü oldukları ve sektöre ivme kazandırıcı çok önemli bir rol oynadıkları açıktır.  

 

Paylaşan, konuşan, tartışan ve üreten herkese açık bir komünitenin ortak yaşam ve çalışma alanıyız. HABITA

Sosyal ağlardaki temel mesele bu ağların insanları bir araya kolayca getirebilme aracı oluşu. İnsanlar bu ağlar üzerinden kolayca organize olup mekana ihtiyaç duymadan da bir araya gelebiliyor. Online komünitelerle fiziksel olarak bir araya gelen komüniteler arasında ciddi bir fark var. CreativeMornings ne kadar bir bloğu ve binlerce üyesi olsa da temelde yine fiziksel olarak bir araya gelen insanlara hitap ediyor. Bu bir araya gelme olmazsa zaten yaşayamazlar’ ‘Mesleki paylaşım etkinliklerini insanların birbirini daha iyi tanıyabilmeleri için yapıyoruz, birisiyle ortak bir iş yapabilmek için arada bir katalizöre ihtiyaç duymasınlar diye. ATÖLYE

Girişimcilere destek veren, süreci hızlandıran etkimiz olduğuna inanıyoruz. Inovasyonu hızlandıran mekanlar olarak kente katkımız var. IMPACTHUB

...ve Ticarileşebilir ARGE olması gerekiyor ÇÜNKÜ YARATICI EKONOMİLERE EN ÇOK KATKI BÖYLE OLUYOR. İTÜ-ARI TEKNOKENT

Aynı meslek grubuna sahip insanlar arasında rekabetten ötürü gerginlikler olabilmektedir. Üyeler arasında iş birliği projeleri gibi çözümler ile bu durumu önlemeye çalışıyoruz. GELENEKSEL SANATLAR DERNEĞİ

Türkiye için öncelikle yaratıcı endüstrilerin, gelişmiş ekonomiler özellikle modern kent ekonomileri için önemi, etkisi ve özelliklerinin kavranmasının önceliği ve ivediliği yanı sıra, örgütsel ağların da gelişim için öneminin ilişkili olarak bir an önce fark edilmesi gereklidir. Kuşkusuz, yerel dinamiklerin önemini sıklıkla ortaya koymamız paralelinde hiçbir model birbiri ile birebir benzer olamaz ve olmamalıdır. Ancak, gelişmiş ve başarı ile uygulanmakta olan örgütsel ağ/yapılanma modelleri yol gösterici ve yararlı olabilir. Bugüne kadar ortaya konmuş ve genel kabul gören çıkarımları hatırlatmakta fayda vardır.   

  • Örgütsel ağlar, kendi ihtiyaç ve öncelikleri doğrultusunda kendi yerel yaratıcı komünitesi ile hareket eder- bu anlamda özelleşmiş yaklaşım şarttır
  • Sektörün ihtiyaçlarının bilinmesi, önceliklere hassasiyet gösterilmesi ve sektörün liderliği örgütlenmeler için esastır. Örgütlenme yapıları, kamunun yönlendirmesi ve yaratıcı toplum üzerinde yaptırımlar uygulaması ile değil sektörün kendisi tarafından yönetilmeli ve sahiplenilmelidir. Yukarıdan-aşağıya hiyerarşik yapı örgütlenmelerin değerini azaltır.
  • Örgütlenme girdileri ile yüksek standartlar sunmalı ve enformel olmalıdır. Dijital/teknolojik kapsam çok etkindir; ancak yüksek standartlarda ve yerelin özellikleri ve ihtiyaçlarına göre şekillenmiş olmalıdır.
  • Toplum paydaşlarını ve destek gruplarını da içeren güçlü ortaklıklar esastır. Örgütlenme yapıları kapsayıcı olmalıdır.

Türkiye’nin kalkınması yolunda daha fazla değer üretebilmesi için büyük şirketlerden ziyade girişimci, yaratıcı gençlerin kuracağı şirketlerin, işlerin, üretimlerin bu ülkeye sınıf atlatabileceğine inanıyoruz’ ‘Yaratıcı gençlerin yapacağı çalışmalar önemli, ancak hayat tecrübeleri az ve maddi imkanları kısıtlı. Bu durumda, yatırımcı, devlet desteği ve yol göstericiler (mentorler) ile yaratıcı kişilerin etkileşim içinde olması önemli. Bu amaçla, vakıflar, organizasyonlar kurulmalı, etkinlikler, ortak çalışma alanları tasarlanmalıdır. HABITA

İnsanların çalışma alışkanlıklarının değiştiğinden çok rahatlıkla bahsedebiliriz. Bağımsız (freelance) çalışan insan sayısının hızlıca artması, kendi işgücünü yaratmaya çalışan insanlar, start-up lar, kurumsallıktan kopan insanlar bu yeni sistemin birer parçası. Tüm bu insanlar bir yapıya dahil değiller ve dolayısıyla bir ağa (network) ihtiyaç duyuyorlar. Bizimki gibi yapılar aslında yaratıcılık için bir HUB. Yaratıcı insanları bir araya getiriyoruz. Sadece kente veya ekonomiye katkı değil, bu insanların belki gerçekten dünyaya katkısı ve potansiyelleri burada ortaya çıkabiliyor. ATÖLYE gibi konseptler katkı sağlamak için en elverişli ortamı hazırlıyor. ATÖLYE

Tüm süreci yaratıcılık olarak yorumlayabileceğimiz her şeyi yaratıcı ekonomi olarak adlandırabiliriz. ATÖLYE

Şu an ki büyük yatırımlara baktığımızda, aslında belli bir meta’ ya yatırım yapılmıyor, insanların paylaşım mantığı üzerinden bir yatırım yaparak onun artması izleniyor. İnsanların bilgiyi paylaşması üzerinden oluşturulan bir durum var. İnsanlar çalışma ortamını ve bilgisini paylaşıyor, yani biz paylaşım ekonomisine katkıda bulunuyoruz. ATÖLYE

Gelecekte sektörel/örgütsel ağların sayısının ÇOK ÇOK ÇOK artacağını öngörmek zor değil. Belki bir noktadan sonrada patlayacak. Bu yapı öyle bir hale geldi ki bağımsız çalışanlar dışında, şirketler de ortak alanlarda yer almaya başladı. Dolayısıyla ortak çalışma/paylaşım mekanların sayısı aratacak. Bu artış esnasında dikkat edilmesi gereken, nitelik ve hangi alanda iyi olduğumuzu iyi kestirmek, onun üzerine odaklanmak. ATÖLYE

Yaratıcı endüstrilerin varlığı ve gelişiminin yarattığı ekonomik dinamizmin özellikle modern kent ekonomileri için önemi, bu gelişim kapsamında sektörün sosyal ve kurumsal temelli örgütlenmesinin sağladığı sosyal ve kurumsal iş birlikleri, yarattığı farkındalık ve motivasyon bakımından önemi de vurgulandı.

Yaratıcı endüstriler özellikleri sebebiyle ekonomik çeşitlilik sunmaktadır, sağladıkları temel fayda kısaca budur. Bunu esnek ve yenilikçi yapıları sayesinde yapmaktadırlar, yani ekonominin temel aktörleri olan firmalar ve işgücü yaratıcı endüstriler özelinde farklılaşmaktadır. Firma büyüklükleri, çoğunlukla orta ve küçük ölçekli, yapıları ve yönetim anlayışları esnek, işgücü ise yaratıcı ve yenilikçi kabiliyetleri sebebiyle farklı beceri ve beklentilere sahip olmaktadır. Sektörün örgütlenme yapısı tamamen sektörün kapasite ve kabiliyetlerini yansıtmaktadır. Yani, güncel sektör örgütlenmesi sektörün gelişmişliği hakkında fikir vermektedir. Sektör, kendi kendisini bağımsız olarak örgütleyemediği sürece ekonomik katkısı etkin olamaz. Buradaki temel husus, sektörün kendi dinamizmini ve modelini örgütsel ağlar üzerinden yaratması gerekliliğidir. Sektörün, kendisini yönetmesi, yönlendirmesi, kontrol etmesi, sürdürmesi ve bu anlamda güçlenmesi gereklidir. Bunun için örgütsel yapılanma üzerinden tüm aktörleri kapsayıcı olması esastır. Kamunun sektör üzerinde baskın olması ve güncel mekanizmaları denetlemesi sektörün gelişimine pozitif katkı sağlamayacaktır, ancak sektörün yeni gelişmekte ve yapılanmakta olduğu Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomiler için başlangıçta kamu desteği olmazsa olmaz koşul olmakla beraber, kamudan beklentinin fazlalaşması sektörün gelişimini engeller. Yaratıcı endüstrilerin gelişimi için, kamunun sağlayacağı finansal destekler ve ilişkili yasal ve kurumsal düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır, ancak öncelikle konunun öneminin kamu tarafından fark edilmesini sağlayacak koşulların yaratılması yine sektörün kendi gücüne bağlı olmaktadır. Örgütlenme bu anlamda da önemli bir araç olacaktır. Kamu fonları dışında, örgütsel ağları destekleyecek ve ilişkili yapıların oluşumu ve devamını sağlayacak finansal çözümleri yine sektörün kendisinin, kendi örgütlenme biçimleriyle üretmesi esastır.

Maddi kaynak bulma aslında günümüzde bu teknolojinin getirdiği nimetler ile kolaylaştı (kikstarter, arıkovanı, crowdfunding). İTÜ- ARI TEKNOKENT

En önemli konulardan birisi, devletin yaklaşımıdır; devlet girişimciliği destekleme ve yatırımların önünün açılması konularında hala yavaş ve yeterince teşvik edici değildir. Devletin kendi üniversitesine, teknoparklara sağladığı avantajları ortak çalışma alanlarına da sağlaması bu yöndeki girişimleri arttıracaktır ve gerçekten ülkeye katma değer sağlayabilecek insanların bunu yapabilecekleri platformların sayısı artabilecektir. HABITA