IV. Uluslararası Atina Sanat ve Sanat Eğitimi Sempozyumu, Athens, Yunanistan, 15 - 18 Haziran 2017, ss.37-47
Görsel ögelerin taşıdığı anlam, duygu, his mesajlar ile
fotografi; farklı dil ve kültürden insanlar arasında anlam bağlamında ortak
yaklaşımlar sağlamaktadır. Objektif olarak görünen ya da görüntüyü kompozisyon
elemanı olarak oluşturan objeler görsel dil oluşturur. Görüntüler evrensel
dildir. Ancak sanatçı bu dili kendine özgü duyum duygu ve hissediş ile
kodlandırır, simgeleştirir ya da toplum belleğinde yer etmiş mevcut simgelerden
esinlenerek yeni dil yaratma çabası içinde bulunur. Sanatçının objeksiyonunda
her özgün görüntü, evrensel dil niteliği kazanır. İnsan ruhunu etkileyen
estetik duyarlılığı besleyen her görüntü semiyotik ve semantik bağlamda hitaba
sahiptir. Fotografi sanatçısı görüntüye konu olan obje veya ortamların sanatçı
üzerinde yarattığı subjektif tesir ve objektivasyonal yapıtlar vasıtasıyla
evrenselliğe kapı aralamanın yollarını arama çabasında olmalıdır. Sanatçı kendi
sınırlarını aşamadıkça kalıplaşmış görüntü kalıplarına hapsolur. Başka bir
deyişle sanatçı özgün bir biçim dili yaratmadıkça evrenselliği yakalayamaz.
Salt görme yoluyla klişe bir sanat anlayışı sanatçıyı taklitçi olmanın,
kişiliksiz, kimliksiz olmanın ötesine geçirmez. Fotografi sanatında ulusal
göstergeler ile evrensel sanat göstergeleri arasında kurulabilecek organik
bağlar her zaman mevcuttur. Çoğunlukla bu organik bağ işlevsel olmaktan ziyade
genelde suni ve zoraki bir nitelikler göstermektedir. Ancak şu unutulmamalıdır
ki, ulusallık göstergesi sayılan objeksiyonlar ile evrensellik göstergesi
sayılan objeksiyonlar ayrı ayrı rasyonalitelerin çakışmalarını veya
birleşmesini gerektirir. Fotografi sanatında çağdaşlık niteliği ancak ulusallık
basamağını evrenselliğe taşınmasında kullanılan kodlamalar ile etkili olabilir.
Resim, şiir gibi sanatlarda boya ya da sözcüklerin kullanıldığı gibi fotografide
ışık-kütle gölgenin çakışmasından doğan görsel algıların yarattığı etkiler
ekspresif duygularla ifadesini bulur. İzlenimlerin yarattığı duyguların ifadeye
kavuşturulması tamamen subjektif bir yansımadır. Sujenin içinde yaşadığı
toplumun değerleri ile sujenin repertuvarına bağlı değişkenlikler gösterir.
Ancak burada unutulmaması gereken obje suje bağlamında, sanat her zaman dinamik
unsurlar barındırır. Soru kapıları açar ve yanıtlanmayı beklerken, bunların
ipuçlarını kendi içinde barındırır ve izleyiciden keşfedilmeyi bekler. Dolaylı
olarak sanat: sosyal kişiliği benimsemiş sanatsever bireylerin, estetik beğeni
düzeyini, algı, soru ve yargılama özellikli bireylerden oluşan kitleler yaratma
misyonu taşır.