PLANLAMA-PLANNING, cilt.33, sa.3, ss.432-448, 2023 (ESCI)
Küreselleşme ve neoliberal politikaların etkisiyle kentsel mekanlar birer metaya dönüşmektedir. Bu durum, kentte yaşayan bireyler arasındaki eşitsizlikleri arttırarak kentsel yoksulluğun belirginleşmesine, dezavantajlı grupların kentin dışına itilmesine, kent sakinleri arasında ayrışma ve kutuplaşma gibi sosyal problemlere neden olmaktadır. Gelir düşüklüğü, kente uyum sağlayamama, gecekondulaşma, çevre sorunları, yasadışı faaliyetler ve şiddet gibi birçok sorunun kaynağı olan kent yoksulluğunun önlenmesi, kentlerde mekânsal ve toplumsal sürdürülebilirliğin sağlanması için çeşitli politikalar hayata geçirilmektedir. Kentlerde ortaya çıkan sosyal problemlerle mücadele etmek ve sürdürülebilir yerleşmeler üretmek amacıyla oluşturulan konut politikalarından biri “karma mülkiyet” (tenure mix) yaklaşımıdır. Karma mülkiyet, pek çok ülkenin konut politikasını şekillendiren önemli bir strateji olmasına karşın Türkiye’de politika ve uygulama alanında yer bulamadığı gibi bilimsel çevrelerde de yaygın olarak tartışılan bir konu değildir. Bunun en önemli nedenlerinden biri Türkiye’de mülkiyet çeşitliliğinin ve bu çeşitliliğe ilişkin yasal zeminin oluşmamış olmasıdır. Bu çalışmanın amacı, dünya genelinde yapılmış bilimsel çalışmalar üzerinden karma mülkiyet yaklaşımını inceleyerek, bu yaklaşımın konut sorununun çözümüne sunduğu olanakları belirlemek ve Türkiye’de uygulanabilirliğini sorgulamaktır. Görece yeni bir kavram olan “karma mülkiyet”, literatüre doksanlı yılların sonunda girmiş olmakla birlikte konu ile ilgili yapılmış, kavramı farklı yönlerden ele alan, sınırlı çalışma bulunmaktadır. Yapılan çalışmaların son yıllarda yoğunlaşması ve konunun güncelliğinin artması göz önüne alındığında, konu ile ilgili bütüncül bir analiz yapılması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu doğrultuda, bilimsel veri tabanlarında 2000–2022 yılları arasında yayınlanan konuyla ilgili makaleler meta analizi yöntemiyle değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda elde edilen verilerin, konut üretiminde farklı mülkiyet türlerinin analiz edilmesine ve konut sorununa nitelikli bir çözüm önermeye yönelik modeller geliştirilmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.