1990'lardan bu yana göç ve güvenlik arasındaki dinamikler, özellikle 11 Eylül, Arap Baharı ve Orta Doğu'daki çatışmalar gibi önemli olaylardan etkilenerek köklü bir değişim geçirmiştir. Devletler artık göçü, göç-güvenlik paradigması içerisinde asimetrik bir tehdit olarak algılamakta ve kaygılarını sınır güvenliği, ekonomik istikrar, etnik kimliğin korunması ve artan yabancı düşmanlığına kadar genişletmektedir. Bu çalışma, terörizm ve mültecilere yönelik algılardaki değişimleri inceleyerek göç ve güvenliğin birbiriyle bağlantılı endişelerini araştırmaktadır. Her ikisi de Arap Baharı sonrası önemli mülteci nüfuslarına ev sahipliği yapan Türkiye ve Almanya gibi örneklere odaklanan araştırma, keşfedici bir vaka çalışması yaklaşımı kullanmaktadır. Analiz, Türk ve Alman kitle iletişim araçlarında terörizm, göç ve mültecileri çevreleyen söylemlere odaklanmakta, özellikle de yaygın olarak okunan ulusal gazetelere vurgu yapmaktadır. Çalışma, Avrupa'ya yönelik göç akımlarının arttığı kritik bir dönem olan 2015-2020 yılları arasını kapsamaktadır. Öncelikli amaç, "terörizm" söyleminin bu karmaşık bağlantı içinde bir güvenlikleştirme aracı olarak işlev görüp görmediğini ortaya çıkarmaktır.
Since the 1990s, the dynamics between migration and security have undergone a profound shift, notably influenced by pivotal events such as 9/11, the Arab Spring, and conflicts in the Middle East. States now perceive migration as an asymmetric threat within the migration-security paradigm, extending concerns to border security, economic stability, ethnic identity preservation, and heightened xenophobia. This study explores the intertwined concerns of migration and security, examining shifts in perceptions of terrorism and refugees. The research uses an exploratory case study approach, focusing on Turkey and Germany, both hosting significant refugee populations post-Arab Spring. The analysis centers on the discourse surrounding terrorism, migration, and refugees in Turkish and German mass media, with a specific emphasis on widely circulated national newspapers. The study covers the period from 2015 to 2020, a critical time marked by heightened migration flows to Europe. The primary goal is to discern whether the discourse on "terrorism" functions as a securitization tool within this intricate nexus.