Hece, sa.225, ss.97-100, 2015 (Hakemsiz Dergi)
İnsan
varoluşunun analizinde önümüze çıkan görünümlerden biri de hastalıktır. Bu durum,
gerek edebiyat, gerekse felsefe eserlerinde, sözgelimi Kierkegaard,
Dostoyevski, Heidegger, Sartre, Camus, Gadamer gibi edebiyatçı ve filozofların insan
varoluşunun analizinde doğrudan ya da dolaylı olarak yer almıştır. Ölüm yer
almıştır, kaygı yer almıştır, umut ve umutsuzluk yer almıştır; hastalık da yer
almıştır. Ne var ki, bu yine de güçlü bir vurgu değildir. Oysa hastalık, varoluşun
temel durumlarından biridir. Jaspers’in dediği gibi: eninde sonunda
hastalanacağım, eninde sonunda acı çekeceğim, eninde sonunda yenileceğim. Kierkegaard,
varoluşçu geleneğin daha ilk adımında Ölümcül
Hastalık: Umutsuzluk diye bir eser yazarak “hastalık-sağlık”,
“ölüm-ölümsüzlük”, “umut-umutsuzluk”, “sonluluk-sonsuzluk” gibi kavramlara
güçlü bir zemin hazırlamış; iman durumunda hiçbir hastalığın ölümcül
olamayacağını, gerçek ölümcül hastalığın ancak sonsuzluğun yitirilmesiyle
ortaya çıkabileceğini belirtmiştir.