Öykü Ağacı'nda İdeal Öykü Dili


Creative Commons License

Taşdelen V.

Yedi İklim, sa.250, ss.71-79, 2011 (Hakemsiz Dergi)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Basım Tarihi: 2011
  • Dergi Adı: Yedi İklim
  • Sayfa Sayıları: ss.71-79
  • Yıldız Teknik Üniversitesi Adresli: Hayır

Özet

Felsefede, edebiyat ve sanatta, idealizm, realizm, natüralizm, rasyonalizm, spiritüalizm gibi, yüzlerce yıldan beri insanın ruhsal ve düşünsel tutum ve eğilimlerini yansıtan akımlar vardır. Bu akımlar kimi özellikleriyle birbirlerinin yanında, kimi özellikleriyle birbirlerinin karşısında yer alırlar. Aslına bakılırsa, her “izm” bir başka “izm” karşısında varlık kazanır, her akım bir başka akıma tepki olarak doğar. İdealizm, rasyonalizm, realizm, romantizm, egzistansiyalizm gibi akımlar özneyi, öznedeki yetileri öne çıkaran akımlar olduğu gibi materyalizm, realizm, empirizm natüralizm, pozitivizm gibi nesneyi öne çıkaran akımlar da vardır. Felsefe, sanat ve edebiyat, başlıca bu iki nokta arasında tutum belirlerler; kimisi özne, kimisi nesne merkezli bir yönelim içine girerler. İdealizm, “ide”den, “fikir”den, türemekle “özne”yi, “ben”i, “bilinci” öne çıkaran bir akımdır. Bu özelliği ile rasyonalizmle, spiritüalizmle, romantizmle, entüisyonizmle ilgisi vardır.

Çağımız, söylemler kadar söylem biçimlerinin, düşünceler kadar düşünme tarzlarının da öne çıktığı bir çağ olmuştur. Pek çok düşünür söylem üzerine söylemler üretmiş; edebiyatta, sanatta, felsefede yeni yönelimler ortaya çıkmıştır. Bu da sanatçıları, edebiyatçıları, filozofları kendi söylem biçimleri üzerine düşünmeye sevk etmiştir.

Çağdaş Türk öykücülüğünün emektar isimlerinden Ali Haydar Haksal da kendi öyküsünü inşa sürecinde gösterdiği özgün çaba ve anlayışı, “öykü ağacı” imgesiyle dile getirir. “Öykü Ağacı”, Haksal’ın Yedi İklim’de yayımlanan genel anlamda öykü, özel anlamda kendi öykü anlayışını yansıtan notlarından oluşur: Öykü nedir, öykü dili nasıl olmalıdır; öykü ve yaşam, öykü ve okuyucu bağlantısı gibi konular üzerinde durur, öykü ile ilgili önemli konulara değinir, bu şekilde kendi öykü yazarlığına kuramsal bir temel kazandırmaya çalışır. Öykü Ağacı, kuramsal temelli bir çalışma olmasına karşın, yine de kavramsal bir anlatımla ortaya çıkmaz; Haksal, söylemek istediğini düz bir anlatımla vermez; anlamı metaforlara, mecazlara emanet eder. Bu yönüyle Öykü Ağacı, art arda gelen mecazlar örgüsü gibidir. Mecaz demek, dolaylı olarak bir şey söylemek olduğu kadar anlamın okuyucuya, okuyucunun yorumuna da emanet edilmesi, başka deyişle okuyucudaki anlamın da harekete geçirilmesi demektir.

Öykü Ağacı biçimsel açıdan olmasa da içerik olarak felsefi, düşünsel bir nitelik de taşımaktadır. Bunun yanında öykücülük tarihimize ilişkin değinilere de yer verir, yerli ve yabancı öykü geleneği üzerinde de durur; ama genel anlamda Haksal’ın kendi öykü anlayışını, Haksal’ın dünyasında teorik ve pratik karşılıkları olan yaklaşımın öykü geleneği içindeki konumunu anlatır. Öykü Ağacı’nı okurken, felsefi bir çağrışımı olmasına karşın, idealizme telmihle, nedense hep “ideal öykü dili” diye bir niteleme aklıma geldi; zira onda sık sık “idealistik” özelliklerle karşılaştım. Bu adlandırmanın biraz sanatsal, biraz şiirsel, biraz estetik, biraz felsefi, biraz da dini-ahlaki bir çağrışımı var; ama Öykü Ağacı’nda bunların hepsi birden var.