The objective of this research is to contribute to the literature by examining the correlation between architecture and the phenomenon of contextualization, focusing on prominent approaches to “infill design.” The text discusses design attitudes and tactics applied to modern infill within the dialectic of contextualization and conceptualization introduced by Tschumi in the Event-Cities series. From the series’ triad of tactical indifference, conflict, and reciprocity, it is inferred that the dominant design attitude becomes legible through the tectonics: morphology-settlement, orientation-function, and form-mass-material. Qualitative research methods were used for data collection and analysis. The results reveal that the predominant design attitude of the library is 'conflict,' which is evident in the morphology, facade, materials, mass, and orientation, contrasting with compositional elements and the unity of buildings, indicating 'reciprocity.' This research's findings contribute to the existing body of knowledge by demonstrating how design-context dialogue can be created, potentially influencing future infill design practices.
Bu araştırmanın amacı, mimari ve bağlamsallaşma olgusu arasındaki ilişkiyi, özellikle "infill tasarımı" konusundaki önde gelen yaklaşımlara odaklanarak literatüre katkıda bulunmaktır. Metinde, Tschumi'nin Event City Serisi'nde yer alan bağlamsallaşma ve kavramsallaşma diyalektini doğuran ilişkiler, modern bir infill tasarım örneklemi olan Bologna Üniversitesi Walter Bigiavi Kütüphanesi tavır ve taktikleri kapsamında tartışılmaktadır. Serinin taktik ilgisizlik, çatışma ve karşılıklılık üçgeni üzerinden kurulan kavramsal arkaplan, yapının morfoloji-yerleşim, yönlenme-işlev ve biçim-kütle-malzeme tektonikleri üzerinden okunmaktadır. Bağlamsallaşma sürecinin görünür kılınması amacıyla araştırmada veri toplanması ve değerlendirilmesi kapsamında niteliksel araştırma yöntemleri olan: görsel analiz, teknik belge inceleme, mekansal değerlendirmeden yararlanılmıştır. Sonuçlar, yapıda benimsenen hakim tasarım tavrının 'çatışma' olduğunu göstermektedir ki bu, morfoloji, cephe, malzemeler, kütle ve yönlenme kararları ile görünür hale gelirken; kompozisyonel unsurlar ve ayrık, komşu yapıların dil birlikteliği ikincil tasarım tavrı olan 'karşılıklılık'ı işaret etmektedir. Bu araştırmanın bulguları, tasarım-bağlam diyaloğunun nasıl oluşturulabileceğini göstererek mevcut bilgi birikimine katkıda bulunmakta ve gelecekteki infill tasarım uygulamalarını potansiyel olarak etkilemektedir.