THE JOURNAL OF ACADEMIC SOCIAL SCIENCE STUDIES, cilt.16, sa.94, ss.273-292, 2023 (Hakemli Dergi)
Kentler, savaşlar, politik kararlar, tekil ya da büyük ölçüdeki yıkımlar ve doğal afetlerle dönüşür ve
değişirler. Yaşanan bu değişimler bazı önemli olaylar ve tarihi ara kesitlerde belirgin olarak görülebilir.
Doğu Anadolu Bölgesi’nde, Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF) üzerinde bulunan Erzincan kenti, tarihi
boyunca büyük hasara uğratan, yıkıcı depremler yaşamış, sürekli yıkılmış ve yer değiştirmek zorunda
kalmıştır. 27 Aralık günü 1939 yılında yaşanan depremde kentin tamamına yakını yıkılmış ve 15.600 kişi
yaşamını yitirmiştir. Kerpiç dolgulu ahşap iskeletli geleneksel sistemle yapılan evlerin çoğunlukta olduğu,
kış aylarında sobayla ısınılan dönemde yaşanan deprem; kentte evlerin çoğunluğunun yıkılmasına yol
açmış ve sonrasında sobaların devrilmesiyle çıkan yangınlar nedeniyle kent tamamen harap olmuştur.
Ayrıca, II. Dünya Savaşı’nın olumsuz askeri, siyasi ve ekonomik etkileri ortaya çıkmış; 1939 Erzincan
depremi sonrasında halk, uzun süre maddi sıkıntılar yaşamış ve barınma sorununa çözüm aramıştır.
Erzincan kentinin tarihinde yaşadığı depremlerle sürekli yıkılması, yer değiştirmesi ve özellikle 1939
depremiyle birlikte halkın yaşadığı trajik olaylar depreme karşı güvenli konut yapımına önem ve öncelik
verilmesine neden olmuştur. Bu çalışmada; Erzincan kent belleği ve halkın yaşantısı açısından ayrı bir
değer taşıyan, Erzincan depremi sonucunda özgün bir yapı modeli olarak karşımıza çıkan Kurma Evler
incelenmektedir. Çalışmanın amacı, Kurma Evlerin; Erzincan’ın yaşadığı deprem, deprem sonrası halkın
yaşamına kattığı değer, kent ve kentli belleğinde yer etmiş önemli bir mimari miras olduğu düşüncesidir.
Kurma Evlerin; fay hatları üzerinde bulunan, depremin yıkıcı etkilerinin yoğun biçimde yaşandığı
Erzincan yerleşiminde kent ve halkın belleğinde yer etmiş yapılar olması, halkın depremde içinde
güvende kalabilmesi açısından barınma sorununu çözen özgün yapı parçalarını oluşturması, sivil mimari
miras ve hafıza mekânı olarak halkın yaşamına dair derin izleri barındırdığı düşünülmektedir. Bu yönüyle
Kurma Evler üzerine yapılan analiz çalışması ayrı bir önem taşımaktadır.
1939 depremi sonrası yapılmasına karar verilen Kurma Evlerin; depreme dayanıklılığı ön planda tutularak
planlandığı, 1992 yılı depremi ve sonraki süreçte halkın güvenle içerisinde yaşadığı, kente özgü, önemli,
özgün yapı parçalarını oluşturduğu görülmektedir. Bu kapsamda çalışmada; depremde yıkılmaya karşı
dayanıklı, tek katlı, bahçeli, depremde halkın güvenle içinde kalabileceği, halkın barınma sorununu
kapsamlı biçimde çözmek amacıyla yapılan Kurma Evler incelenmektedir. TBMM Tutanaklarında “Takma
Ev”, halk arasında “Kurma Ev” biçiminde isimlendirilen yapılara; çalışma boyunca “Kurma Ev”
kullanımıyla yer verilmiştir.
2016 yılından itibaren araştırmacılar tarafından Erzincan Kenti ve Kurma Evler üzerine literatür taramaları
ve saha çalışmaları yapılmıştır. Kullanıcılarının istekleri nedeniyle tekil ölçekte yıkılan Kurma Evler;
özellikle 2012 yılında yürürlüğe giren 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanun” kapsamında kentsel dönüşüm yöntemi kullanılarak büyük boyutta yıkım süreci
yaşamıştır. Çalışma süreci boyunca yıkımların hızlı biçimde ve artarak sürdürülmesi, yok olma
tehlikesiyle karşı karşıya kalan, mimari miras ve kolektif bellek açısından ayrı bir değer taşıyan Kurma
Evler üzerine yapılan çalışmayı zorunlu hale getirmiştir.
Araştırma, depremin yıkıcı etkilerinin oldukça hissedildiği Erzincan kentinde, halkın barınma sorununa
çözüm amacıyla depreme dayanıklılığı ön planda tutularak Avusturya’dan getirtilen Kurma Evlerin
planlama kararları, geliş süreci, kent üzerindeki yerleşimi, örnekler üzerinden mekânsal tasarım
özelliklerinin belirlenmesini kapsamaktadır. Yerinde incelenmiş, ölçümleri, çizimleri yapılmış, fotoğrafları
çekilmiş ve kullanıcılarıyla birebir görüşmeler yapılmış olan Kurma Ev örnekleri, çalışmaya dahil
edilmiştir.
Çalışmada, literatür taraması, resmi kurumlardan edinilen belgeler, TBMM Tutanakları, sözlü görüşmeler,
yerinde gözlem, haritalar, çizim ve tespitlerden yararlanılmıştır. Kurma Ev örneklerinin belgelenmesi,
fotoğraflar ve çizimlerle mimari tasarım bakış açısıyla kayıt altına alınması gerekli görülmektedir. Yapılan
çalışmanın; tasarımcılara yol gösterici olması, gelecek nesillere çalışmalarında ışık tutması, depremin
etkilerini önemli ölçüde hisseden Erzincan halkının yaşamına ve kentin sivil mimari belleğine dönük
özgün analizler ortaya çıkarması açısından literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir.