Doğumunun 100. Yılında Cemil Meriç Sempozyumu, Gümüşhane, Türkiye, 5 - 06 Mayıs 2016, ss.73-78
Konuşmanın başlığı ilk bakışta şaşırtıcı gelebilir; zira Cemil Meriç’in eserlerinde eğitim öğretim konusunda bir başlığa rastlamak mümkün değildir. Kültür alanının pek çok konusu üzerinde ayrıntılı çalışmalar yapan bu devasa yazar, nedense eğitim konusuna pek ilgi duymaz; sözgelimi, bu yönde başlıklar atmaz, içinde eğitim öğretim geçen cümleler kurmaz. Evrensel bir kültür kurumu olarak üniversite konusunda bir çalışma yapmasını bekleyebilirdik; bu onun hem konu akışına, hem temalarına uygun düşerdi; çalışmalarını tamamlayıcı, bütünleyici bir nitelik gösterirdi; ama o üniversite konusuna da ilgi göstermez; tabii Jurnal’in bir iki paragrafını saymazsak.
Acaba şöyle de düşünemez miyiz: Evet, Cemil Meriç eğitim öğretim konusuna değinmez, eğitimden öğretimden söz etmez, içinde “eğitim öğretim” geçen cümleler kurmaz; ancak onun bütün eserleri, baştan sona eğitime yönelik değil midir? Hayatını gençlerin zihinsel eğitimine adamamış mıdır? Eğitimden öğretimden söz etmemesi, onun düşünce sistemi, eser bütünlüğü içinde bu önemli konuya yer ayırmadığı, bu konuya ilgisiz ve duyarsız kaldığı anlamına gelir mi?
Bu çalışmada, Cemil Meriç’in eserlerinde “örtük” bir eğitim anlayışının bulunduğu varsayılacak, bu örtük eğitim anlayışının da: (1) öğretici tutum, ve (2) bilgiyi işleyici/fikre dönüştürücü tutum, olmak üzere başlıca iki şekilde ortaya çıktığı hususu üzerinde durulacaktır.