KENTSEYEŞİL ALANLARIN SÜRDÜRÜLEBİLİR YÖNETİMİ ÇALIŞTAYI, Kayseri, Turkey, 2 - 04 February 2024
Doğal Bitki Materyali ve Kent Peyzajı İçin
Önemi
Prof.Dr.Mustafa VAR
Doğal bitki denilince bir bölge içerisinde jeolojik zamanlar süresince o bölgeye özgü topoğrafya, yükselti, bakı, jeolojik yapı, toprak ve başta yağış, sıcaklık, nem olmak üzere pek çok iklim faktörlerinin etkisinde bir takım fiziksel ve biyotik faktörlere göre oluşmuş, diğer türlerle karşılıklı etkileşime girerek adepte olmuş bitkileri anlamaktayız. Bu nedenle doğal bitki örtüsü bulunduğu ortama binlerce yıllık bir adaptasyonu yani uyumu vardır. Bu peyzaj mimarlığında arzu edilen en önemli avantajıdır. Doğal ortamlarda yabani olarak yetişen bitkiler doğal bitki olarak anlaşılmamalıdır.
Doğal bitkiler,
lokal çevre koşullarına en iyi uyum sağlayan, bu nedenle böcek, mantar vd.
zararlılara ve diğer potansiyel risklere daha dayanıklı, daha az bakımla
hayatını devam ettiren, daha az su ve
bakım ihtiyacı olduğu için gerek ilk dikimlerinde, gerekse ortamda geçen süreç
içersinde masrafları en az seviyede olan bitkilerdir.
Kentsel yerleşimlerde bozulan doğal dokunun bozulması sonucunda alanın eski peyzaj karakterinin yeniden kazandırılması doğal bitki türleri kullanılarak yapılan plantasyon çalışmaları ile gerçekleşir. Bu durum da sağlıklı bir ekosistemin oluşturulmasına ya da onarılmasına katkıda bulunur. Doğal türlerde içinde istilacı olma özelliği yok yada çok azdır. Ancak, yabancı yurtlu bitkilerde ekosisteme çevresel ve ekonomik zarar veren istilacı olma riski her zaman vardır.
Avrupa’nın
tamamında varolan doğal bitki taksonlarının sayısı yaklaşık toplam 13.000 adet
iken, ülkemizde bu sayı yaklaşık 12.000’dir.
Yüzölçümleri karşılaştırıldığında bu çeşitliliğin ne kadar çok olduğunu
anlamaktayız Giriş kısmında kısaca değinilen faktörlerin etkisiyle oluşan ve 3 fitocoğrafik bölgenin kesişim
noktası olduğundan dolayı floristik olarak zengin olan ülkemizde,
ne yazık ki kentlerimiz bu çeşitliliğin/zenginliğin etkisini gösterememektedir. Avrupa başta olmak
üzere farklı kıtalarda üretilen, moda olan türler kentlerimize adeta mührünü
basmış durumdadır.
Kent
kimliği sadece mimarı yapı ile oluşmaz, kent kimliğinin oluşumunda yörenin
bitki materyali önemli bir bileşendir. Londra’nın Çınarı, Paris’in Ihlamuru
gibi bizim de kentlerimiz, mahallelerimiz ve sokaklarımız artık o yöreye özgü
doğal türlerle anılmalıdır. Bu güzelliklerin oluşturulmasında orman
fidanlıklarımız ve özel sektöre önemli görevler düşmektedir. Devlet ve özel
fidanlıklarımız ürettikleri bitkiler ile
kırsal alanda kırsal kimliğimizi ormanlarımızın içerdiği türler ile
ortaya koyarken, kentlerimizde de
Ihlamuru, Gürgeni, Akçaaağacı, Ilgını, Üvezi
ve Erguvanı ile kent kimliğini
ortaya çıkartan o kente mührünü basan güzelliklerin görülebileceği yerler
olacaktır. Böylece kentlerimiz hem floristik kirlilikten kurtulacak, hem de dış
koşullara ve de en önemlisi küresel ölçekte görülen ekstrem koşullara uyum
sağlayabilecek türlerle bezenecektir.