Avrupa Günlüğü, sa.1, ss.169-177, 2001 (Hakemli Dergi)
Tüketim insanın en temel
varoluş koşullarından biridir. İnsanın çok yönlü varlığı, ihtiyaçtan değil,
ihtiyaçlardan söz etmeyi zorunlu kılar. Bu ihtiyaçlar doğal (bedensel) ve
kültürel olmak üzere iki temel başlık altında toplanabilir. Doğal tüketim diğer
canlılarla ortak paydamızı oluştururken, kültürel tüketim de insana özgü bir
nitelik gösterir. Doğal tüketim, bedensel diriliğin, tüketimdeki insanîliği
simgeleyen kültürel tüketim de, bizi insan yapan özün canlılığını sağlar.
Tüketimin insanîliği, insanî olanın tüketimiyle gerçekleşir. Bunun sağlanması
da temel olarak bir eğitim sorunudur. Eğitim, diğer ihtiyaç ve tüketimleri
belirleyen öncelikli ve temelde olan bir ihtiyaç ve tüketim biçimidir. Bu
ihtiyacın karşılanma biçimi, tüketimdeki insanîliği, kültürel olandan doğal
olana doğru genişletir. Eğitilmiş bir benlik, kültürel tüketime, eğitilmemişe
oranla daha çok ihtiyaç duyar. Sonuçta tüketim, bir ihtiyacı karşıladığında,
insanî ve üretici bir eylem olarak ortaya çıkar. İsrafa dönüştüğünde ise bu
özelliğini yitirerek vahşileşir ve yok edici bir niteliğe bürünür. Tüketimdeki
insanîlik, insanî olanın (kültürel ürün, değer ve sorumlulukların) tüketilmesi,
paylaşılması ve yaşanmasıyla gelişir. Bu düşünce ve varsayımlar aşağıdaki
çalışmanın temelini oluşturmaktadırlar.