in: Prof. Dr. Mahmut Tezcan'a Armağan, A. Kasapoğlu, A. Ç. İlhan, Z. Güler, Editor, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Yayınları, Ankara, pp.624-635, 2017
Çocuk edebiyatı, çocukluğa tanıklık
eden, bu tanıklığı çocukluğa yabancılaşmadan, çocukça bir duyarlık içinde,
çocuğun diliyle, yine çocuk için yapan bir edebiyattır. Öyleyse, çocuklukta ne
varsa, çocuk edebiyatında da o vardır. Çocuğun yaşantıları, algıları,
duyguları, heyecanları ve umutları da onda yer alır. Estetik yönüyle güzellik
ve zarafet duygusunu işleyen; eğitici yönüyle de merak, hayret ve hayranlık
duygusunu geliştiren, öğrenme zevkini ve keşfetme eğilimini teşvik eden bir
yapıdadır. Dünya ile bir “karşılaşma” olan çocukluk, her karşılaşmada olduğu
gibi, tanıma isteği ile öne çıkar. Çocuğun hayata dair soruları ve ilgileri
vardır. Bunların içinde metafizik konular da yer alır. Çocuk edebiyatı,
çocukluğu anlatan bir yazım biçimi olarak, tabii ki, bu soruları da görecek
şekilde bilişsel ve estetik bir tutum geliştirir. Bu alanda verilmiş her eser,
nedenlere ve niçin’lere açılmış
pencereler gibidir. Bir eseri büyük ve ölümsüz kılan özellikler arasında bu his
ve algılar da vardır.
Doğası gereği soyut bir yapıda olan
metafizik, özellikle ilk çocukluk dönemine uygun bir yapıda değilse de, çocuk
yine de metafizik sorunları merak etmeden duramaz. Öğrenmek istediği konular
arasında metafiziğin temel konuları da vardır. Neresinden bakarsak bakalım,
çocuğun dünyası, metafizik algılara elverişsiz de olsa, zihninin dünya ile
karşılaşması, öteki sorular yanında metafizik olanları da üretir. Bu sorular,
Kant’ın belirlemesinden de
yararlanarak söylersek, başlıca Tanrı,
ruh, evren ve değerler
konusunda ortaya çıkar. Her metafizik duyarlık, eninde sonunda bu sorularla
karşılaşmak ve onlar karşısında bir tutum belirlemek zorundadır. Biz bu
çalışmamızda, çocuk edebiyatındaki metafizik duyarlığı ele alacak ve bunu,
metafiziğin temel konuları bağlamında Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Çocuk ve Allah isimli şiir kitabında
örneklemeye çalışacağız.