INVISIBLES FOR PLANNING AUTHORITY, CEMEVIS AS THE PLACES OF IDENTITY AND WORSHIP


Creative Commons License

Kurtarır E., Okten A. N.

METU JOURNAL OF THE FACULTY OF ARCHITECTURE, cilt.35, ss.157-182, 2018 (AHCI) identifier identifier

Özet

Kent planlama ve coğrafya yazınındaki güçlü bir akım, kimlik mekânları sorunsalını planlamanın kapsayıcılığı bağlamında tartışmaktadır. Artan göç, iltica vb. nüfus hareketliliklerinin yanı sıra farklı kültürel kimliklerin kent mekânında görünür olma talepleri arttıkça “kimlik yerleri” planlamanın önemli bir meselesi haline gelmektedir (Healey, 1997; Sandercock, 2000; Germain ve Gagnon, 2003; Gale, 2005). Önceleri kentin çokkültürlü olmasının anlamı üstüne yürütülen tartışmaların odağı bugün, çokkültürlülük gerçeğinin gerektirdiği planlama araçlarının tartışılması noktasına kaymıştır (Ponzini, 2014; Tasan-Kok ve Ozogul, 2017). Türkiye’de ise yürürlükte olan planlama anlayışında böylesi çabalar henüz gündemde yerini alamamıştır. Bunun aksine standartlaştırılmış toplumsal eylemler için standart tekniklerle mekân organizasyonu yapılmaktadır. Ne var ki, kentteki varlıklarını tescil ettirmek isteyen etnik-dinsel kümeler planlama kurumunun karşısına bu standartların dışındaki yeni kavramlarla ve taleplerle çıkmaktadırlar. Bu durum; kültürel kimlik mekânları, dini veya kutsal mekânlar, ibadet yeri gibi kentsel donatı alanları standartlarının mekânsal planlama açısından yeniden düşünülmesi gereğini ortaya çıkarır. Türkiye’de bu tartışma Aleviler’in cemevlerinin ibadethaneleri olarak tanınmasına ilişkin talepleri ve devam eden mücadelelerinde somutlaşmaktadır. Bu bağlamda makalede toplumsal ve kültürel kimliklerin Türkiye’deki planlama kurumu tarafından mekânsallaştırılması problem azınlıktaki toplulukların ve özellikle Alevilerin deneyimleri ve algılaması çerçevesinde ele alınacaktır.

A strong movement in urban planning and geography literature discusses identity places problematique in the context of the comprehensiveness of urban planning. Increasing demand of different cultural identities to be visible in urban space, as well as migration, asylum and population mobility, caused “identity places” phenomenon an important issue for urban planning (Healey, 1997; Sandercock, 2000; Germain and Gagnon, 2003; Gale, 2005). The focus of the discussions on the meaning of the city’s multiculturalism has shifted to the discussion on the needed means of planning by the multiculturalism, today. (Ponzini, 2014; TasanKok and Ozogul, 2017). These efforts have not yet taken place in the agenda of current urban planning profession in Turkey. On the contrary, place organizations are being organized with standard techniques for standardized social activities. However, ethnic-religious clusters seeking to register their presence in the city, appear with the new concepts and demands outside the standards of the planning institutions. This situation revealed the urban facility area standards, such as cultural identity places, religious or sacred places, places of worship, have to be rethought in the spatial planning practices. This debate becomes concrete in the demand and ongoing struggle of Alevis, for the recognition of Cem-houses as places worship in Turkey. In this context, the problem of spatial representation of social and cultural identities by the planning institution in Turkey will be addressed in the context of the experience and perception of minority communities, especially Alevis.